tag:blogger.com,1999:blog-62580924893291348412024-03-05T20:20:12.048-08:00Psikoloji ArşiviUnknownnoreply@blogger.comBlogger386125tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-19532852072119778762019-04-11T01:01:00.002-07:002019-04-11T01:01:28.686-07:00İslam ve psikoloji meselesinde 8 yaklaşım<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
Zihnimin bir tarafı İslam ve ruh sağlığı alanı için çalışıyor. Bu alan için hem benim hem de bu alanda çalışacak kişiler için bir yol haritası oluşturmaya çalışıyorum. Şimdi size zihnimde toparladığım bu sekiz yaklaşımı anlatayım. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">1- Modern psikoloji önemli ama eksik</strong>: Modern psikolojinin 150 yıllık birikimi azımsanmayacak düzeyde. Bu alanda teorik çalışan on binlerce, pratik çalışan yüz binlerce insan gücü var. Mesleki örgütlenmeleri, dergileri, büyük bir kütüphanenin raflarını tek başına dolduracak kadar kitap çıktıları var. Bunlar belirli bir güce ulaşıldığının göstergeleri. Öbür taraftan modern psikolojinin sorunları var. İddia ettiği kadar bütüncül bir paradigmaya ulaşamadı, herkesi ikna edecek bir güce ulaşamadığı için fizik bilimlerine göre çok daha fazla parçalı hatta zaman zaman kaotik bir içeriği var. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">2- İlm-i nefs geleneği önemli ama bugüne yetmez</strong>: İlm-i nefs geleneğinin ürettiği bilgiyi önemsemeliyiz ama içeriği bugün için yetmez. İlm-i nefsin modern psikolojiye göre iki güçlü tarafı var. Birincisi Allah’la kurulan yaratılış bağı ile bütüncül bir insan ve evren anlayışına sahip olması. İkincisi ise insan hayatını anlamlı hale getirmesi. Ama iki zayıf yönü var. Birinci zayıflığı ilm-i nefs bilgi alanının tarihsel olup güncel olmaması. İkincisi ise teorik pratik dengesinde aşırı teorik olması. En azından bu alanda üretilenler bugünün dünyasındaki ihtiyaç ve sorun alanlarına cevap verir pratiklikte değil.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">3- Metoda dayalı bilgi üretimi esastır</strong>: Bilgi üretiminin usul/metoda dayalı olması esastır. Modern psikolojinin en güçlü taraflarından biri bilimsel bir araştırma metodolojisi kurabilmiş olmasıdır. İçinde gözlem, deney, matematiğin kullanıldığı istatistik içeren bir metodoloji güçlüdür. İslam dünyasındaki ilim geleneğinin de metoda dayalı olduğunu hatırlamakta fayda var. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">4- Eleştirisellik yetmez inşa önemli</strong>: Eleştirmek fonksiyonel bir durum ama arkasından inşa gelmediğinde laftan öteye geçmiyor. Sadece modern psikolojiyi eleştiren ama neyin nasıl olması gerektiği ile ilgili bir şeyler söylemeyen yaklaşımların gideceği bir yer yok. Sadece eleştirisel bir söylem kurmak psikolojik tatminden ibaret kalabilir. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">5- Tarihçiliğe karşı güncellik</strong>: İlm-i nefs bilgi alanı büyük oranda tarihsel yani güncel değil. Bu ilim geleneği birkaç yüzyıldır kesintiye uğramış durumda. Dolayısıyla da günümüzde temsiliyeti oldukça zayıf. İlm-i nefs psikoloji alanında bir şeyler söyleyen insanlar silsilesi ve birikimi ise, bugün bu geleneğe bağlı kişiler ne söyleyebilir? Farabi, Razi, İbn-i Sina, Gazali ile Eflatun ve Aristo birbirleriyle etkileşmişse, bugünün filozof ve ilim/bilim insanları ile etkileşerek ilm-i nefsi kurmak gerekiyor. Bugün nörobilimi, kuantum fiziği ile nöron etkileşimlerinin açıklanmasını, yapay zekâ tartışmalarını, zihin felsefesi birikimini muhatap alarak bir ilm-i nefs inşası gerekiyor. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">6- Uygulamalı ve pratik olanın teorik olandan bir adım önde olması</strong>: Modern psikolojiyi güçlü kılan taraflardan biri sadece teorik alanda kalmayıp endüstriden gündelik hayatın işleyişine kadar farklı alanlarda pratiği etkileyecek bir içeriğe sahip olmasıdır. Üretilecek bilgi pratik dünyanın içinden çıkan doğal sorulara yönelik olursa etkinlik artabilir. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">7- Esas olan bilgi ve ürün üretimi: </strong>Bizi ancak üretim kurtarır. Psikoloji alanında on binlerce insanımızın sürekli ürün çıkaran bir üretim sürecinde olması ortaya bir şey çıkarmayı mümkün kılar. Projelenmemiş, ürüne dönmemiş, çıktıya dönmemiş soyut anlık muhabbete benzeyen çabalar bizi bir yere götürmez. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<strong style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;">8- Psikoloji ve ilm-i nefsin birikimi insan niteliğimizi arttırmada kullanılabilir: </strong>Modern psikoloji ve ilm-i nefs geleneğinden oluşturulacak eğitim içeriğinin atölye çalışmaları şeklinde eğitime dönüştürülmesi insanımızın niteliğini arttırabilir. </div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 18px; list-style-type: none; margin-bottom: 10px; padding: 0px;">
<a href="https://www.star.com.tr/yazar/islam-ve-psikoloji-meselesinde-8-yaklasim-yazi-1443283/" target="_blank">Kaynak</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-19385650934028894202019-04-11T00:48:00.000-07:002019-04-11T00:48:08.031-07:00Bipolar bozukluk en çok ergenlikte başlıyor<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sermin Kesebir, iki uçlu duygu durum bozukluğu olarak da anılan bipolar bozukluğun duygu durum alanına ait bir bozukluk olduğunu belirterek duyguların düzenlenemediğini, duyguların şiddetini ve hızını kontrol edememek olarak tanımlanabileceğini söyledi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28; font-weight: bolder;">MANİK DÖNEMDE COŞKU, DEPRESİF DÖNEMDE ÜZÜNTÜ VAR</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Hastalığın manik döneminde coşku ya da sinirlilik, hareketlilikte ve düşüncelerde hızlanma, amaca yönelik aktivitede artış, uyku ihtiyacında azalma gibi belirtilerin görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Depresyon dönemi ise bunun tam tersi diğer ucudur. Çökkün duygu durumu, üzüntü, karamsarlık, daha önce keyifle yapılan şeylerden artık zevk almama, isteksizlik, uyku ve iştahta değişiklik, cinsel istekte değişiklik, dikkat ve bilişsel alanda değişiklikler olarak sıralanabilir. Karma dönemde ise mani ucuna ve depresif uca ait belirtiler bir arada görülür” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28; font-weight: bolder;">20’Lİ YAŞLARDA TANILANABİLİYOR</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Bipolar bozukluğun sıklıkla ergenlikte başladığını ifade eden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bipolar bozukluk eğer depresif dönemle başlıyorsa maniyi görene kadar onun bipolar bozukluk olduğunu bilmiyorsunuz. Dolayısıyla hastalığın tanınması 20’li yaşlara kadar kayabiliyor. Ülkemiz genelinde yapılan çalışmalarda başlangıç yaşı genel olarak 25-26 yaş civarında” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28; font-weight: bolder;">BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM ÖNEMLİ</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Bipolar bozukluğun biyolojik, psikolojik ve sosyal anlamda bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Biyolojik çünkü beyin ve beden hücresel düzeyde bir kimyasal, iki elektrofizyolojik ve uzun vadede yapısal olarak ekleniyor. Psikolojik duygu durumu düzenlemede bir güçlük var, dürtü kontrolünde bir bozukluk var. Sosyal; çünkü kişiler arası ilişkiler etkileniyor, işlevselliğiniz bozuluyor. Dolayısıyla bu bütünü gözetmeden bir tedaviden söz etmek çok da mümkün değil” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Bipolar bozukluk tanılı bir bireyin hayatında iki dönem olduğunu belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bir hastalık dönemleri var, bir de iyilik dönemleri var. Dolayısıyla tedaviyi de hastalık dönemlerinin tedavisi ve koruyucu tedavi olarak iki ayıralım. Hastalık dönemlerinin tedavisinde bir idame sürdürüm tedavisinden bahsetmek gerekir. Bu da belirtileri ortadan kaldırdıktan sonra bir uyum süreci, kararlı hale gelme sürecidir” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28; font-weight: bolder;">STRES KRİZLERİ ETKİLEYEBİLİYOR</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Stresörlerin bipolar bozukluğun epizotlarını başlatmakta önemli bir faktör olduğunu belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Epizotların sayısı arttıkça hastalığın daha ilerleyen yıllarında bu stresörün epizot ortaya çıkarıcı etkisi azalıyor” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28; font-weight: bolder;">İLK DÖNEMDE YARATICILIĞI ETKİLEYEBİLİYOR</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Bipolar bozukluğun bazı kişilerin yaratıcılık özelliğini ilk dönemde etkileyebileceğini belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bir duygu durumunun şiddeti, mani ya da depresyon olsun eğer o duygunun şiddeti fazlaysa, ortaya çıkışı hızlıysa birtakım yaratıcı süreçleri uyaracağını düşünebiliriz. Sanatçı hastalığı denmesinin nedeni bu anlamda duyguların çok yoğun ve şiddetli yaşanması ve çok ani değişimlerle yaşanmasıdır. Bipolar bozuklukta yaratıcılık efektif mi, ürüne yansıyor mu? Hastalığın ilk dönemlerinde evet diyebiliriz, pek çok yazar ressam eserlerini özellikle bipolar bozukluğun depresif dönemlerinde üretmişler ama hastalık ilerledikçe bu yaratıcılıktaki efektfite azalıyor. Artık bu yaratıcılık üretken bir yaratıcılık olmaktan çıkıyor ama başarılı tedavi edilen olgularda bu durum sürebiliyor” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28; font-weight: bolder;">MEVSİMSEL DEĞİŞİKLİKLER GİDİŞ BELİRLEYİCİ OLABİLİR</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Mevsimsel değişikliklerin bipolar bozuklukta önemli bir gidiş belirleyici olabildiğini belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bir grup hastalar mevsimsel özellik gösterir. Bu grup bipolar hastalarının içerisinde %10 ile 30 oranında bildiriliyor. Ama bipolar bozukluğun tamamında mevsimsel gidişi görmüyoruz” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28; font-weight: bolder;">FARMAKOTERAPİ VE PSİKOTERAPİ YÖNTEMLERİ UYGULANIYOR</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;">Bipolar bozukluğu tedavisinde çeşitli yöntemlerin başarıyla uygulandığını belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Farmakoterapi ve psikoterapi uygulamaları tedavilerin vazgeçilmezidir. Psikoterapi seçenekleri arasında bilişsel davranışçı terapi, kişiler arası ilişki terapisi, sosyal ritim terapileri bipolar bozuklukta kullanılan en gereli terapiler arasında yer almaktadır. Son yıllarda kullanımı giderek yaygınlaşan Transkraniyal Manyetik Uyarım tedavisinden bahsedilebilir. Bipolar depresyonda da etkili olduğuna dair yayınlar her gün artmaktadır. EKT de hem manik dönemin hem bipolar depresyon tedavisinin en güçlü ve en hızlı etki başlangıcına sahip tedavi seçeneği sunmaktadır” dedi.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: ptsans; font-size: 16px; line-height: 1.5; margin-bottom: 1rem;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #1c2b28;"><a href="https://www.posta.com.tr/bipolar-bozukluk-en-cok-ergenlikte-basliyor-2131825" target="_blank">Kaynak</a></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-79768795591323536442019-04-10T05:15:00.001-07:002019-04-10T05:15:20.785-07:00Tarihte yapılan en korkunç psikolojik deneyler!<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Canavar Deneyi</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
1939'da Wendell Johnson ve Mary Tudor, kekelemenin öğrenilen bir davranış olup olmadığını görmek için bir deney yapmaya karar verdiler. Deney objeleri ise yetimhaneden alınan 22 çocuktu. Bu 22 çocuktan 10 tanesinde kekeleme sorunu vardı, kalan 12 tanesinin konuşmasında hiçbir sorun yoktu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Kekeleme sorunu çözülecek mi diye denemek için bu çocuklara konuşmalarının düzgün olduğu söylendi. Ancak bu yaklaşım işe yaramadı. Konuşması düzgün olan 12 çocuk ise iki gruba ayrıldı. Bir gruba konuşmalarında bir sorun olmadığı, diğer gruba ise konuşmaları normal olmalarına rağmen kekeledikleri söylendi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Sonuç Johnson'ın beklediği gibi olmadı ve konuşması düzgün olan çocuklar kekelemeye başlamadılar. Ancak bu çocukların ileri düzey anksiyete atakları geçirdiği gözlemlendi. Doktorları 'canavar' olarak olarak gören bir çocuk "Onun yüzünü hatırlıyorum, ne kadar nazik olduğunu ve anneme ne kadar benzediğini... Ama benim hayatımı mahvetmek için oradaydı" demiş.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Stanford Hapishanesi Deneyi</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Hapishanelerdeki acımasızlığın, hapishane ortamından dolayı mı yoksa suçluların karakterlerinden dolayı mı ortaya çıktığını görebilmek için Profesör Philip Zimbardo 1971 yılında bir hapishane yarattı. 24 öğrenci, suçlu ve gardiyan olmak üzere iki gruba ayrıldı. Suçlu rolündeki öğrencilere mahkum kıyafetleri giydirildi. Gardiyanlara ise üniformalar, düdükler, tahta coplar verildi ve suçluları kontrol etmek için neyi gerekli görürlerse yapmaları söylendi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Saatler içerisinde, hem gardiyanlar hem suçlular agresif tavırlar sergilemeye başladılar. Gardiyanlar suçluları cezalandırmaya ve hücrelerini basmaya başladılar. Deneyin ikinci gününde suçlular isyan edince, gardiyanlar takviye birlik çağırdılar, suçluları anadan üryan soydular, hücrelerinden yataklarını aldılar ve suçluların üzerine yangın söndürücü sıktılar. Deneyde, suçluların daha itaatkar, gardiyanların ise daha saldırgan olduğu görüldü. Katılımcıların başına gelebilecek fiziksel ve zihinsel bir zararın önüne geçmek için deney 5.gününde durduruldu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Ucla Şizofren Deneyi</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
1983 yılında UCLA, şizofreni tanısı almış hastaların durumunu gözlemlemek için bir deney yaptı. İlaçlarının kullanım sıklığı azaltıldığında, hastalıklarının durumunun ne kadar kötüye gittiğini görebilmek için yapılan bu deneyin objeleri şizofreni hastası insanlardı.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Deneklerden biri olan Antonia Lamadrid'in de kullandığı ilaçların dozları düşürüldü. Hastalığı oldukça kötüye giden Antonia intihar etmekten bahsetmeye başlamıştı ve 1991 yılın Ucla binasından atlayarak canına kıydı. Antonia'nın ölümü, denek olarak kullanılan bu hastaların deney hakkında bilinçli olup olmadıkları ve resmi olarak deneyi kabul edip etmedikleriyle ilgili soru işaretlerini doğurdu. Ancak mahkeme, Ucla'nın Antonia'nın ölümünden sorumlu olmadığını söyledi.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Albert Deneyi</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Davranış bilimcisi John B.Watson, 1910'lu yıllarda, duygusal reaksiyonların insanlara koşullanıp koşullanamayacağını görebilmek için 9 aylık bebek Albert üzerinde bir deney yaptı. Tavşan, maymun, korkunç maskeler ve yanan gazeteler gibi birçok uyarıcıya maruz bırakılan Albert, bunların hiçbirinden korkmadı. Daha sonradan sıçan ve metal üzerine vurularak çıkarılan çekiç sesine maruz bırakılan Albert ağlamaya başlamış. Sıçan görüntüsünden sonra çekiç sesi gelecek korkusuyla sıçanı görür görmez ağlamaya başlıyormuş.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Aynı deney uygulanmaya devam ettikçe Albert'ın, sıçana benzeyen her şeyden korktuğu görülmüş. Beyaz ve tüylü olan her şey onun ağlamasına sebep oluyormuş, hatta Noel Baba'nın sakalı bile! Watson, deneyden sonra zavallı Albert'ı eski haline getirmek için hiçbir şey yapmamış. Çocuğunun deneye katılmasına izin verdiği için Albert'ın annesine 1 dolar verilmiş. Albert da 6 yaşındayken vefat etmiş.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Elizabeth Loftus Deneyi </span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Psikoloji profesörü Elizabeth Loftus, insan hafızasına yaşanmamış anıların sokulup sokulamayacağını görmek için bir deney yaptı. Deneye katılanlar çocukluk hatıralarıyla alakalı bir deneye katıldıklarını zannediyorlardı. Hem katılımcılardan hem de deneklerin akrabalarından anılar anlatmaları istendi. 3 gerçek anı ve güya akrabaların anlattığı 1 yaşanmamış anıdan oluşan kitapçık deneklere sunuldu ve deneklerden bu anıları ne kadar hatırladıkları soruldu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
Birçok deneğin, aslında hiç yaşanmamış anıları yaşananlara kıyasla daha "iyi" hatırladıkları görüldü. Loftus'un bu deneyi, hiç yaşanmamış şeylerin anılarının, beyin tarafından gerçek olarak algılanabileceğini kanıtlamış oldu.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="content" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 16px; margin: auto; max-width: 80%; text-align: center;">
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Seyirci Kalma Etkisi</span></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">"Seyirci kalma etkisi"</span>, psikolog Bibb Latane ve John Darley tarafından Kitty Genovese cinayetinin ardından keşfedildi. Sokak ortasında 38 komşusunun gözleri önünde bıçaklanan Kitty'nin yardımına kimsenin koşmaması bu terimi ortaya çıkardı.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
Latane ve Darley'nin yürüttüğü bu deneyde bir aktör epilepsi krizi geçiyor rolü yapmış ve insanların davranışları gözlemlenmiş. Eğer insanlar yalnızsa %85 oranında kriz geçiren adamın yardımına koşmuş ama olaya tanık olan insanların sayısı arttığında yardım edenlerin yüzdesi 31'e kadar düşmüş. Yani, yardıma ihtiyaç duyulan bir durumda, çevrede olaya tanıklık eden kişi sayısı ne kadar fazla ise, müdahale eden kişi sayısının o oranda düştüğü gözlemlenmiş. Bunun sebebi ise <span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">"başka biri yardım etsin" </span>düşüncesi.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
</div>
<div class="bottom" style="background-color: white; border-bottom: 1px solid rgb(241, 241, 241); box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: "Roboto Condensed"; font-size: 16px; padding: 0.625rem; position: relative; text-align: center;">
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Jane Elliot Irkçılık Deneyi</span></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
Irkçılık hakkında deney yapan Jane Elliot, öğrencileri göz renklerine göre ayırdı ve kahverengi gözlerin mavi gözlerden "daha iyi" olduğunu söyledi. Kendi aralarında 2 gruba ayrılan öğrenciler, mavi gözlü öğrencilerin özelliklerini yazmaya başladılar ve zorbalık yapmaya başladılar. Bu özelliklerin içinde "sakar, beceriksiz, salak" gibi şeyler yazılıydı.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
Normalde öz güven eksikliği yaşamayan mavi gözlü öğrenciler hatalar yapmaya başladılar. Kahverengi öğrencilerin ise öz güvenlerinin arttığı gözlemlendi. Bir sonraki gün ise Jane Elliott rolleri değiştirdi, bu sefer <span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">"daha iyi"</span> olan grup mavi gözlü öğrencilerdi. Bu şekilde öğrenciler birbirlerine zorbalık yapmamayı ve üstün bir grubun olmadığı fikri verilmeye çalışıldı.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">MK Ultra Projesi</span></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
1953 yılında yapılan MK Ultra Projesi, biyolojik ve kimyasal materyallerin insan davranışları üzerindeki etkisini gözlemlemek için yapılan bir deneydi. Ancak deney amacından şaştı ve illegal haplar yüzlerce Amerikalı üzerinde test edildi.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
Araştırmalar, hipnoz etkisi ne kadar uzatılabilir, uykusuzluk nasıl çözülür ve sorgu altındayken yapılan işkenceye karşı koymak için hangi ilaçlar kullanılabilir sorularının cevabını almak için başladı. Denekler ise seks işçileri, mahkumlar ve ölümcül hastalığı olan insanlardı. Verilen bütün ilaçların yanı sıra, deneklere LSD de verildi ve işin kötüsü denekler verilen ilaçların ne olduğunu bilmiyorlardı. Deneyden sonra 2 kişi öldü ve birçok kişi ilaçların yan etkisi altında kaldı.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Robbers Cave Deneyi</span></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
1954'te Muzaffer Şerif, ortak bir tehditle karşı karşıya kalınırsa karşıt fikirli iki grup arasındaki düşmanlığın durulacağı düşüncesiyle bir deney yapmaya karar verdi. Deneyde, birbirine benzer 11-12 yaşlarında 22 erkek çocuk yer alıyordu. İki gruba ayrılan öğrencilerin bir müddet boyunca birbirlerinden haberleri olmadı.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
Grup içinde bir hiyerarşi oluşturan çocukların, karşı grubu gördüklerinde düşmanca tavırlar sergiledikleri gözlemlendi. İki grubun birlikte yaptıkları aktiviteler, takımlar arasındaki rekabeti ve kini giderek arttırdı. Bu gözlemler sonucunda Şerif bir orman yangını çıkardı ve iki grubun da bu ortak tehdide karşı birlikte çalıştığını gördü. Ancak, Şerif'in orman yangını çıkarıp 22 çocuğun bu yangını söndürmesini beklemesi ve çocuklara bu konuda bilgi verilmemesi birçok eleştiri aldı.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">Milgram Deneyi</span></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
1960'lı yıllarda yapılan Stanley Miligram’ın deneyinde insanların şahsi görüş, düşünce ve vicdanlarına rağmen otorite karşısında verdikleri tepkiler ve boyun eğip eğmediklerinin gözlemlenmesi amaçlandı. Verilen emirlere insanların ne ölçüde uyacağını merak eden Stanley, katılımcıları önce partnerleriyle tanıştırdı ve onlara <span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">"öğretmen"</span> rolü verdi. <span style="box-sizing: border-box; font-weight: bolder;">"Öğrenci"</span> ise bu çalışma için tutulmuş bir aktördü.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
Ayrı odalarda duran öğretmenler ve öğrenci sadece sözlü olarak iletişim kurabiliyorlardı. Öğretmen 15 voltdan 450 volta kadar elektrik verebilen bir jeneratörün önünde duruyordu ve öğrencinin verdiği her yanlış cevapta ona elektrik vermesi emredildi. Öğretmen rolündeki her katılımcı, öğrenciye 300 volta kadar elektrik verdi. Katılımcıların 3'te 2'si ise, oldukça tehlikeli olduğu söylense bile 450 volta kadar elektrik verdi. Bu deneyin sonunda Stanley şöyle bir sonuç çıkardı: Eğer insanlara kendilerinden üstün bir güç tarafından bir emir veriliyorsa, bu emirlere sadık kalıyorlar.</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem; text-align: left;">
<a href="https://www.superhaber.tv/tarihte-yapilan-en-korkunc-psikolojik-deneyler-galeri-188089?p=9" target="_blank">Kaynak</a> </div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto; font-size: 18px; margin-bottom: 1.25rem;">
<br /></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-80984808196155007522019-04-10T05:07:00.004-07:002019-04-10T05:07:57.829-07:00Çikolatanın Mutlulukla Bir İlgisi Olmalı<h2 class="ustblkgenislet2 spot " style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif !important; font-size: 24px; font-weight: 400; line-height: 31.2px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, çikolatanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini anlatıyor.</h2>
<div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Kimi zaman en güzel anlarımıza eşlik eder, kimi zamansa dibi gördüğümüzde yardımımıza yetişir. Mutlulukla da ilgisi vardır, sağlıkla da…Eğer çikolata yemek için bir bahane aramayanlardansınız şanslısınız. Çünkü tadıyla ve kokusuyla harikalar yaratan çikolata, hem mutluluğun adresine dönüşüyor hem de beyne ve hafızaya iyi geliyor.</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Depresyondan kaçış noktası; buzdolabı</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Modern hayatın yoğun keşmekeşi ve stresi en çok insanın psikolojisini yıpratır. Yorulmuş bir psikoloji ise kendini iyileştirecek çözümler arar. Bu çözümlerin başında ise insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme gelir. Zaten her depresyon sonrasında kendimizi buzdolabının başında bulmamızın sebebi yiyeceklerin güvenli liman olmasıdır. Bu, her ne kadar çeşitli kilo problemlerini beraberinde getirse de ölçüsü korunduğu takdirde mutluluk hormonlarını harekete geçirebilir. Özellikle de bu yiyecek bir çikolata ise…</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; height: 1px; line-height: 25.2px; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; visibility: hidden; width: 810px;">
</div>
<ins class="adm-ads-area" data-ad-network="170280064928" data-ad-show="1" data-ad-sid="600" data-ad-type="inpage" data-publisher="adm-pub-140550463727" id="adm-c83ee515-8317-4c6b-80fa-be7e28f53981-div" style="background-attachment: initial !important; background-clip: initial !important; background-image: initial !important; background-origin: initial !important; background-position: initial !important; background-repeat: initial !important; background-size: initial !important; border: 0px; box-sizing: border-box; display: inline-block; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; height: 532px; line-height: 25.2px; margin: 0px auto; overflow: hidden; padding: 0px; text-decoration-line: none; vertical-align: baseline; width: 810px;"><div class="adm-ipg-wrapper" style="border: 0px; box-sizing: border-box; line-height: 25.2px; margin: 0px auto; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 498px;">
<div class="adm-ipg-ad-placeholder" style="border: 0px; box-sizing: border-box; line-height: 25.2px; margin: 0px auto; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
<div class="adm-ipg-admaticad" style="border: 0px; box-sizing: border-box; line-height: 25.2px; margin: 0px auto; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
<div class="adm-ipg-header" style="border: 0px; box-sizing: border-box; line-height: 25.2px; margin: 0px auto; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
</div>
</div>
</div>
</div>
</ins><div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Bir parça çikolata, bin parça mutluluk…</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Çikolatanın hormonlar üzerinde yarattığı etkiyi ve mutlulukla olan ilişkisini bilmeyen yoktur. Üstelik çikolatanın bu ünü, yapılan bazı araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Yani ortada bir şehir efsanesinden çok, bilimsel veriler var. Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki; kakaonun içeriğinde yer alan biyoaktif besin bileşenleri ve magnezyum vücutta serotonin adı verilen mutluluk hormonunun artmasını sağlıyor. Bu durum ise kişiye bir parça mutluluk olarak yansıyor.</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Beyin, çikolatayı ödül olarak algılıyor</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Çikolatanın bilimsel olarak kanıtlanan etkisi hormonların da ötesinde bir anlam taşıyor. Beyne gönderdiği olumlu etkiler sayesinde çikolata, kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlıyor. Beyin vücuda giren çikolatayı bir ödül olarak algılıyor ve endorfin salgılanmasını sağlıyor. Çünkü çikolata beyne doğrudan etki eden tiramin, feniletilamin, teobromin ve kafein gibi bileşikleri içeriyor.Ayrıca çikolatanın phenethylamine (PEA) içermesi sinir sistemini uyarmasını sağlıyor. Sonuç mu? Mutluluk…</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Çikolata mutluluktan daha fazlasını veriyor</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Çikolata lezzetiyle ve kokusuyla hem mideyi hem de beyni besliyor. Çok güçlü bir antioksidan olan çikolata, kanserle mücadele ediyor, kalp hastalıklarına iyi geliyor. Çikolatanın faydaları ile ilgili yapılan araştırmalar gösteriyor ki, mucize besin çikolata; görsel uzamsal hafızayı ve zekayı, çalışma belleğini, tarama ve izlemeyi, soyut akıl yürütmeyi geliştiriyor. Aynı zamanda çikolatanın ana maddesi olan kakaonun içeriği, kan akışının beyne doğru hızlanmasını sağlıyor. Bu durum beyin fonksiyonlarının gelişimine katkıda bulunuyor.</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Her gün 20 gram çikolataya kim hayır diyebilir?</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Çok eski dönemlerde Tanrı'nın yiyeceği olarak kabul edilen, birçok tarihi kaynakta şifa niyetine tüketildiği söylenen çikolata hatta bir dönem eczanelerde satılırdı. Ancak her şeyde olduğu gibi çikolata da doğru ölçüyü bulmak ve dozunu kaçırmamak çok önemlidir. Bu noktada en ideal ölçü, günlük 20 gramdır. En sağlıklı olan tercih ise çok daha fazla kakao miktarı içeren bitter çikolatadır</div>
<div class="ara15px" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; height: 15px; line-height: 25.2px; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 25.2px; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
<a href="https://www.haberler.com/cikolatanin-mutlulukla-bir-ilgisi-olmali-11921041-haberi/" target="_blank">Kaynak</a></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-18328028955460820782019-04-10T04:27:00.001-07:002019-04-10T04:27:25.206-07:00Üniversiteli Gençlere 'Güvenli İlişki' Eğitimi<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
ALTINBAŞ Üniversitesi Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce hayata geçirilen 'İlişki Becerileri Çalışma Grubu, 18-22 yaş arası üniversite öğrencilerine güvenli ilişki eğitimleri veriyor.</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Uzmanlar, çiftler arası ilişkiler ve özellikle artan kadına şiddet olaylarının önlenmesi konusunda polisiye ve adli tedbirlerden önce eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının önemine dikkat çekiyor. Bu bağlamda, Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi 'İlişki Becerileri Çalışma Grubu'nu hayata geçirdi. Çalışma grubunda, uzman bir akademisyen tarafından öğrencilere güvenli ve sağlıklı ilişki eğitimleri verilmeye başlandı.</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
"EŞİTLİKÇİ İLİŞKİLERİN DESTEKLENMESİNİ AMAÇLIYORUZ"</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
'Flört ilişkilerinde şiddet nedir, güvenli ilişkiler nasıl kurulur, ilişkide güç dengesi nasıl sağlanır' gibi soruların cevaplandığı grup çalışmasında, ilişkiler ve bireyler arası iletişim süreçlerinin farklı yönleri, çeşitli eğitsel aktivitelerle anlatılıyor. 18-22 yaş arasındaki üniversite öğrencilerine açık ve eğitimlerin ücretsiz olduğu çalışma hakkında bilgi veren Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğr. Üyesi Anıl Özge Üstünel, üniversite çağındaki gençlerin flört ilişkilerinde şiddetin yaygın biçimde görüldüğünü belirtti. Üniversite döneminin gençlerin gelişimleri için çok önemli olduğunu ve bu dönemde kurulan ilişkilerde yaşanan şiddetin ileriki yaşlarda psikolojik ve fiziksel sağlığı olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Üstünel, "İlişki Becerileri Çalışma Grubu ile gençlerin kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamasını, ilişkilerdeki rollerine ilişkin iç görü geliştirmesini şiddeti tanıma ve şiddetle baş etme becerileri edinmesini hedefliyoruz. Bu sayede, yakın ilişkilerde özellikle gençlere ve kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve daha eşitlikçi ilişkilerin desteklenmesini amaçlıyoruz" diye konuştu.</div>
<div class="selectionShareable" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 27px; margin-bottom: 12px; margin-top: 12px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Her çarşamba 15.00-17.00 saatleri arasında Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen 'İlişki Becerileri Çalışma Grubu'nda eğitimler 15 Mayıs Çarşamba günü sona erecek. - İstanbul</div>
<div class="ara15px" style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; height: 15px; line-height: 25.2px; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 18px; line-height: 25.2px; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
<a href="https://www.haberler.com/universiteli-genclere-guvenli-iliski-egitimi-11922659-haberi/" target="_blank">Kaynak</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-58849145135058734112018-11-21T02:46:00.002-08:002018-11-21T02:46:50.109-08:00Hasta Yakınlarının Ruh Sağlığı ve Alzheimer Hastaları ile İletişim<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Alzheimer hastalığı</span> unutkanlık ile kendisini gösteren, ilerleyen ve zamanla iletişim kurma, karar verme gibi diğer bilişsel yeteneklerin de bozulmasına sebep olan bir beyin hastalığıdır. <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Alzheimer tamamen iyileştirilemese de yavaşlatılabilir</span>. Her unutkanlık elbette Alzheimer demek değildir ancak yaş ilerledikçe ortaya çıkan unutkanlığın irdelenmesi gerekir. Eğer unutkanlığın sebebi<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;"> Alzheimer</span> ise erken fark edilmesi, hekimlerin müdahaleleri ile yavaşlatılmasına yarar sağlayacaktır.</div>
<h2 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: Montserrat, sans-serif; line-height: 1.3; margin-bottom: 10px; margin-top: 20px;">
Hastanız ile iletişim kurarken…</h2>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
İletişime kendinizi tanıtarak başlayın ve sizi hatırlamasına yardımcı olun. Hastalarınızın yanlış konuşmalarını sürekli düzeltmeden, söylediklerinizi anlaması için ona zaman tanıyarak ve anlamasını kolaylaştırmak için kısa cümleler kurarak iletişim kalitesini arttırabilirsiniz.<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;"> Bellek kaybı</span>ndan dolayı yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatabilirler, böyle durumlarda hastanızla tartışmamaya çalışın. Onun düşüncelerini değiştirmeye çalışmak onları da sizi de huzursuz edebilir. Ona inanmış gibi rol yapmak onları daha mutlu edecektir. Zaman kavramını anlamayabilirler, bu nedenle direkt saati söylemek yerine <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">‘yemekten sonra’ </span>gibi kolay anlayacağı ifadeler kullanabilirsiniz. Konuşurken açıklamanızı destekleyecek somut bir kanıt göstermek hastanın içini rahatlatmada etkili olacaktır. Israrlı olduğu durumlarda dikkatini başka yöne çekmeye çalışabilirsiniz. Hastanız orada yokmuş gibi, onun hakkında konuşmamaya dikkat edin. Birlikte güzel anılarla ilgili sohbet edebilirsiniz. Dinlerken onu anladığınızı, ilgilendiğinizi hissettirmeli ve<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;"> fiziksel temas</span> yoluyla destek vermelisiniz.</div>
<h2 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: Montserrat, sans-serif; line-height: 1.3; margin-bottom: 10px; margin-top: 20px;">
Ne yapacağım?</h2>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Hastalığın ilerlemesi</span> ile birlikte <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">sinirlilik</span>,<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;"> saldırganlık</span>, şüphecilik, sürekli dolaşma, eşya saklama, dolapları karıştırma, <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">uyku düzensizliği</span> gibi <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">davranış problemleri </span>ortaya çıkabilir. Öncelikle bunların hastanızın değil hastalığın özellikleri olduğunun, bu davranışları bilerek yapmadığının farkında olmalısınız. Hastalar endişeli olduklarında, sıkıldıklarında, ihtiyaçlarını dile getiremediklerinde davranış problemlerinde artış görülebilir. <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Hastanızı gözlemleyerek artışa sebep olacak durumlardan kaçınabilirsiniz.</span> Örneğin televizyon açıkken daha sinirli oluyorsa kapalı tutmaya gayret edebilirsiniz. Ev içerisinde güvenilir ve rahat bir ortam oluşturarak hastanın mümkün olduğu kadar bağımsız olmasına izin vermelisiniz. Eski alışkanlıklarının dışına çıkmamaya çalışın. <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Düzenli ve alışılmış hayat</span> şekli hastanın endişesini azaltacaktır. Kendisini eve yabancı hissetmemesi ve unutma problemi için eşyalara hatırlatıcı küçük notlar yapıştırmak önerilen bir yöntemdir. Yeteneğine uygun görevler vererek bir şeylerle meşgul olmasını sağlayabilirsiniz. Hala yapabiliyorsa sabahları kendi kendine giyinmesini isteyebilirsiniz. Gün içinde sevdiği ve iyi vakit geçireceği aktiviteleri yapmasını destekleyebilirsiniz.<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;"> Uyku düzensizliği </span>için hastanın gün içinde uyumasını engellemek, <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">egzersiz yaptırmak</span>, her akşam aynı saatte yatmasını sağlamak, rahat uyuyabileceği bir ortam oluşturmak gibi bazı yöntemler deneyebilirsiniz. <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Hayal görme</span> (<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">halüsinasyon, delüzyon</span>) gibi durumlarda gördüğü ya da duyduğu şeyler konusunda hastayla tartışılmamalı, kişinin ilgisi başka bir konuya çekilmeye çalışılmalıdır. Hastanızda gözlemlediğiniz davranış değişikliklerini doktorunuz ile paylaşmayı ihmal etmeyin.</div>
<h2 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: Montserrat, sans-serif; line-height: 1.3; margin-bottom: 10px; margin-top: 20px;">
KENDİNİZİ İHMAL ETMEYİN!</h2>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
Böyle bir durumla karşı karşıya kalındığında hasta kadar hasta yakını için de alışılmamış bir süreç başlamış oluyor. Bu durum sadece <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Alzheimer hastalığı</span> değil sürekli bakım gerektiren tüm hastalıklarda söz konusudur ve birçok hasta yakını tarafından göz ardı edilmektedir. Her şeyden önce, bakıma ihtiyaç duyan birinin tüm sorumluluklarını üstlendiğinizi düşünmek bile <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">stres kaynağı</span>dır. Hasta bakımı verenlerin, bir hastaya bakım vermeyenlere göre daha fazla doktora başvurduğu belirlenmiştir. <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Alzheimer hastasına bakanlar arasında kronik yorgunluk, kaygı ve depresyon, uyku sorunları, sosyal izolasyon, kilo alıp verme ve strese bağlı bazı fiziksel hastalıklar görülebilir.</span> Sevdiğiniz kişilere yardım ederken kendinizi ihmal etmeyin. Size ihtiyacı olan yakınınızın yanında olarak büyük bir fedakarlık yaptığınızın farkında olmalısınız. Hayatınızdaki değişikliklerden dolayı hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Yakınınıza yeterince destek olamadığınızı düşündüğünüz, yalnız hissettiğiniz, büyük bir yük altında olduğunuzu düşündüğünüz, kaygılandığınız ve bunaldığınız zamanlar olacaktır. Elinizden geleni yaptığınızı bildiğiniz halde bazen yetersiz olduğunuz fikrine kapılabilirsiniz. Böyle bir durumda suçluluk duygusunun zihninize girmesine izin vermeyin.</div>
<h2 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: Montserrat, sans-serif; line-height: 1.3; margin-bottom: 10px; margin-top: 20px;">
Yalnız değilsiniz…</h2>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
Bütün sorumluluğu her an tek başınıza siz üstlenmek zorunda değilsiniz. Ailenin diğer üyelerini de bakıma dahil etmeye çalışıp, ev işleri için yardım istemekten çekinmeyin. <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Yakınlarınız yardım teklif edildiğinde kabul etmeniz ve size nasıl yardım edebileceklerini açıkça söylemeniz her iki tarafın işini kolaylaştıracaktır.</span> Bakım verdiğiniz kişinin hastalığıyla ilgili derneklere ve gruplara üye olarak ortak noktalar bulacağınız insanlarla tanışabilir, birbirinize destek olabilir, onların bu konudaki deneyimlerini öğrenebilirsiniz. Devlet kurumlarının sunduğu hizmetleri ve özel sektör hizmetlerini araştırarak bu kurumlardan yardım alabilirsiniz.</div>
<h2 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: Montserrat, sans-serif; line-height: 1.3; margin-bottom: 10px; margin-top: 20px;">
Kendinizi önemseyin!</h2>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Hayatınız hastanızdan ibaret olmamalı.</span> Gün içinde bakım verme rolünden uzaklaşarak kendiniz için zaman ayırmaya gayret edin. Hoşlandığınız aktivitelerle birkaç saat kendinizi ödüllendirmelisiniz. Örneğin <span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">düzenli yürüyüş yapmak</span> zihninizi boşaltmanıza yardımcı olabilir. Sosyalliğinize önem verin, arkadaşlarınızla buluşmak gibi diğer insanlar ile temas sağlayacak bir şeyler yapmak için dışarı çıkmaya çalışın.<span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;"> Güçlü insan</span>her zaman dimdik durabilen, asla yorulmayan insan demek değildir. Kendinize zaman ayırın, kendi ihtiyaç ve duygularınızı yok saymayın. Duygularınızı dile getirin ve başa çıkamadığınızı hissettiğiniz durumlarda psikolojik destek alabileceğinizi unutmayın.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #3a3e3f; font-family: "Open Sans", sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 9px;">
<a href="https://www.kapsamhaber.com/hasta-yakinlarinin-ruh-sagligi-ve-alzheimer-hastalari-ile-iletisim-makale,1921.html" target="_blank">KAYNAK</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-32063797240524760842018-11-21T02:36:00.001-08:002018-11-21T02:36:13.237-08:00Kültürel Psikoloji Nedir ve Ona Neden İhtiyacımız Var?<div style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-feature-settings: "kern"; font-kerning: normal; font-size: 16px; line-height: 1.6em; margin-bottom: 1rem; padding: 0px; text-align: justify; text-rendering: optimizeLegibility; word-spacing: 0.001em;">
Psikoloji alanındaki çoğu araştırmacının uzun zamandır süregelen kültüre karşı hassasiyet eksikliğini ve evrensellik <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">taraftarlığını</span> rahatsız edici buluyorum, <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">ki alanda evrensel olduğu iddia edilen “<em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">kurallar”</em> da yavaş yavaş sorgulanmaya başlanmış durumda (Heine, Lehman, Markus & Kitayama, 1999; Norenzayan & Heine, 2005; Gendron, Crivelli & Barret, 2018).</span>Özellikle amacımız, insanı anlamak ve bunun üzerine çabalamak ise kültür dediğimiz, tanımlaması çok zor olan bu hayati kavramı çalışmalarımızı yaparken rafa kaldıramayız. Ancak bilimsel dergileri gezerken ortaya çıkan tablo, bu kavramın kaldırıldığı yönünde ve maalesef ki raftan indirildiğinde dahi bir yan faktör olarak kullanılmaktan öte gidemiyor çoğu zaman. Peki, buna karşı ne yapılabilir? Şahsi fikrim, kültürel psikoloji (kültürlerarası psikolojiden bahsetmiyorum) denilen alanı tanıyıp çalışmalarımızı bu yönde yapmaya çabalamak bahsettiğim sıkıntıyı ve eksikliği kapatmak açısından faydalı olacaktır.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-feature-settings: "kern"; font-kerning: normal; font-size: 16px; line-height: 1.6em; margin-bottom: 1rem; padding: 0px; text-align: justify; text-rendering: optimizeLegibility; word-spacing: 0.001em;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">Kültürel psikoloji; sosyal ve kültürel akış ve yapılar ile insan zihninin, bilincinin ve tinsel yapısının birbirlerini karşılıklı olarak hangi yollarla dönüştürüp şekillendirdiği ile ilgilenir.</span>Kişinin benliğini, kimliğini, duygularını; içinde bulunduğu çevreyle ve kültürle birlikte ele alır ve bunların nasıl birbirlerine gerek duyduğunu, bağlı olduğunu etnosentrik eğilimlerden tamamen uzak, değişik antropolojik ve psikolojik bakış açılarının zincirlemeleriyle inceler. Amacı, insanların çeşitli psikolojik fonksiyonlarındaki etnik ve kültürel kökleri ve değişkenliği incelemektir (Shweder, 1995). Dolayısıyla, ne insanı içinde bulunduğu sosyokültürel yapıdan, ne de bu yapıyı insandan bağımsız ele alabiliriz. <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">İlk paragrafta kültürel psikolojiyi kültürlerarası psikolojiden ayırmamın temel sebebi ise, kültürel psikolojinin diğer alanın aksine evrensellik kaygısı taşımamasıdır.</span> Okuduğumuz çalışmaların çoğunda yapılan kültürel kıyaslamalar hep evrensel bir temel bulma amacı taşır, bu genellikle evrenselliğe ulaşma amacı da kültürel psikolojinin karşı çıktığı bir uğraştır. Neden diye soracak olursanız yine aynı şeyi tekrar edeceğim: İnsanı anlamak üzere çıktığımız yolda yaptığımız çoğu araştırma, sonuçlarını dünya çapına genelleme derdinde olsa da bu mümkün değil. <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">Hele ki bu çalışmaların çok büyük bir kısmı WEIRD<span style="box-sizing: inherit; font-size: 12px; line-height: 0; position: relative; top: -0.5em; vertical-align: baseline;">*</span>katılımcı gruplarıyla yapılmakta ise… </span>Ayrıca kültürlerarası kıyaslamaya dayalı yapılan çalışmaların sıkıntıları da farklı araştırmacılar tarafından ortaya konulmuş durumdadır (Heine, Lehman, Peng & Greenholtz, 2002; Norenzayan & Heine, 2005; Henrich, Heine & Norenzayan, 2010). Evrensellik ve kültürel görecilik konusuna bir örnek olarak bebeklikte evrensel olduğunu kabul edebileceğimiz bazı özelliklerin ilerleyen dönemlerde farklı kültürel öğrenme süreçleriyle ortadan farklı şekillerde kalkması ve/veya bastırılması verilebilir. <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">Burada geç olmadan önemli bir noktaya değinmek gerekiyor: Kültürel psikoloji anti-evrenselci yaklaşımların karşısında durduğu gibi anti-relativist yaklaşımların da karşısında durur (Shweder & Sullivan, 1993).</span> Yani, yapılan çalışmalarda bu tarz bir taraftarlık (bir şeye körü körüne kültür-spesifik veya evrensel demek) hangi tarafta olursa olsun entelektüel düşünmenin zıttı bir bağnazlık yaratma tehlikesi taşır. Önemli olan, örneklem açısından, din, etnik köken, ekonomik düzey gibi konularda hassasiyet taşıyan, kültürel yapıların ve kaynakların içindeki kişisel farklılıkların da önemini kavramış, sosyokültürel bağlamda yapılacak çalışmaların artması ve bu çalışmaların titizlikle yapılma çabasıdır. Elbette her şey tartışmaya açılmalı ve sorgulanmalıdır, ancak insan ve kültür arasındaki karşılıklı ilişkinin önemi vazgeçil(e)mezdir. Kültür, insanın hayatı şekillendirme merakı ve çabaları sonunda inşa ediliyorsa kültür olmadan insanı çalışmak psikolojinin ana zeminini yıkacaktır. Bu durumda, zemini olmayan bir alanda nasıl bir şeyler oluşturmaya çalışılabilir?</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-feature-settings: "kern"; font-kerning: normal; font-size: 16px; line-height: 1.6em; margin-bottom: 1rem; padding: 0px; text-align: justify; text-rendering: optimizeLegibility; word-spacing: 0.001em;">
<img alt="cultural anthropology ile ilgili görsel sonucu" class="irc_mi alignnone lazyloaded" data-src="https://historiamolim6000.files.wordpress.com/2014/04/ritual_mosaic.jpg" height="596" src="https://historiamolim6000.files.wordpress.com/2014/04/ritual_mosaic.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; display: inline-block; height: auto; max-width: 100%; opacity: 1; transition: opacity 0.25s cubic-bezier(0.25, 0.46, 0.45, 0.94) 0s; vertical-align: middle;" width="744" /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-feature-settings: "kern"; font-kerning: normal; font-size: 16px; line-height: 1.6em; margin-bottom: 1rem; padding: 0px; text-align: justify; text-rendering: optimizeLegibility; word-spacing: 0.001em;">
Her insan bulunduğu kültürün, çevrenin içinde biriciktir. Bu durum, batının (bu bile hangi taraftan perspektif aldığınıza göre değişebilecek bir açı) ve ABD’nin genelgeçerleştirici eğilimli egemenliğinin altında olan psikoloji alanının çoğunluğunun işine gelmiyor olabilir. <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">Ancak insanı, kültürel ve sosyal kodlarını açmadan, nasıl bir bakış açısı var, duygularını ne şekilde ifade ediyor, içinde bulunduğu toplumda nasıl bir sosyalleşme süreci izleniyor gibi sorulara cevap aramaya çalışmadan anlamamız mümkün değil.</span> Farkında olmasak da, konuştuğumuz ve tartıştığımız çoğu kavram (depresyon gibi) sözde “<em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">gelişmiş</em>” olduğu iddia edilen, alışık olduğumuz dünya düzenine ait. Kabile toplumlarındaki insanlar, konargöçerler, hayatımızda hiç gidip görmeyeceğimiz topraklardaki topluluklar ve nicesi elimizin tersiyle itilmiş durumda. Kime, neye nasıl ve ne şekilde faydalı olmaya çalıştığımız konusunda düşünmeye, kendimizi sorgulamaya ihtiyacımız var. Dolayısıyla bu konularda antropolojiden öğrenecek çok şeyimiz var, haliyle kültürel psikoloji gibi bir alanın oluşumundaki en büyük payın aslen antropolog olan kişilerin olmasına şaşırmamak gerek. <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">Hedefimiz insanı anlamaya çalışmak, hakkında bir şeyler açıklamaya, anlatmaya çalışmak mı? Eğer değilse şu an olduğu gibi kendi kendimize gelin güvey olup, psikolojiyi dünyanın sadece çok küçük bir kesimindeki WEIRD<span style="box-sizing: inherit; font-size: 12px; line-height: 0; position: relative; top: -0.5em; vertical-align: baseline;">*</span> insanlarla ilgilenen, dışarıdaki hayatı laboratuvarlarda çalışıp, bu anlamda hem ekolojik geçerlik hem büyük tekrarlama sıkıntıları çeken bir “<em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">bilim”</em> sayabiliriz.</span> Ya da kültürel psikoloji şemsiyesi altında istediğimiz bir alt alanla ilgili araştırmayı bahsettiğim hassasiyetlerle harmanlayarak yapabiliriz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-feature-settings: "kern"; font-kerning: normal; font-size: 16px; line-height: 1.6em; margin-bottom: 1rem; padding: 0px; text-align: justify; text-rendering: optimizeLegibility; word-spacing: 0.001em;">
Daha yazacak çok şey var elbet fakat konuyla ilgili ana çerçeveyi sunduğum umuduyla pek sıkmadan bitirmek istiyorum. Kendimi zaman zaman tekrarlamış olabilirim fakat bu vurguların tekrarlanmasının özellikle psikoloji alanında bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kültürel psikolojiyle ilgili daha çok bilgi edinmek isteyen ve İngilizce bilen kişilere (maalesef Türkçe’ye henüz çevrilmedi) University of British Columbia’da profesör olan Steve J. Heine’ın yazdığı “<em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Cultural Psychology”</em> kitabını önerebilirim. <span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">Ayrıca University of Chicago’da profesör olan, alanın en büyük isimlerinden Richard A. Shweder’ın yazılarına da göz gezdirmeniz çok faydalı olur.</span> Son olarak, onun öğrencilerinden, benim hocam olan, bu alanla tanışmama vesile olmuş sevgili Sevda Numanbayraktaroğlu’na da çok teşekkür etmek istiyorum. Ben özellikle ülkemizin bu alan için çok elverişli ve bereketli bir bölge olduğunu düşünüyorum. Psikoloji alanı için de daha nitelikli, disiplinler arası ve kültüre gerçekten duyarlı bir gelecek mümkün.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-feature-settings: "kern"; font-kerning: normal; font-size: 16px; line-height: 1.6em; margin-bottom: 1rem; padding: 0px; text-align: justify; text-rendering: optimizeLegibility; word-spacing: 0.001em;">
<span style="bottom: -0.25em; box-sizing: inherit; font-size: 12px; line-height: 0; position: relative; vertical-align: baseline;">*Açılımı sırasıyla batılı, eğitimli, sanayileşmiş, zengin, demokrasiye uygun olan, bu şartları sağlayan kesimlerden alın</span><span style="font-size: 12px; word-spacing: 0.001em;">an örneklemleri genellikle eleştirmek için kullanılan terim (Western, Educated, Industrialized, Rich, Democratic).</span></div>
<hr style="background-color: white; border-bottom-color: rgb(238, 238, 238); border-bottom-style: solid; border-left: 0px rgb(238, 238, 238); border-right: 0px rgb(238, 238, 238); border-top: 0px rgb(238, 238, 238); box-sizing: content-box; clear: both; color: #525252; font-family: Helvetica; font-size: 16px; height: 0px; margin: 1.25rem auto; max-width: 76.875rem; overflow: visible;" />
<div style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-feature-settings: "kern"; font-kerning: normal; font-size: 16px; line-height: 1.6em; margin-bottom: 1rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility; word-spacing: 0.001em;">
<span style="box-sizing: inherit; color: teal;"><span style="box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit;">Kaynakça</span></span></div>
<ul style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #525252; font-family: Helvetica; font-size: 16px; line-height: 1.6; list-style-position: inside; margin: 0px 0px 1rem; padding: 0px;">
<li style="box-sizing: inherit; font-family: inherit; font-size: inherit; margin: 0px 0px 10px; padding: 0px;"><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Gendron, M., Crivelli, C., & Barret, L. F. (2018). <a href="https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwjXpoLQifTdAhVQeMAKHdDoC1kQFjAAegQICRAB&url=http%3A%2F%2Fjournals.sagepub.com%2Fdoi%2Fabs%2F10.1177%2F0963721417746794&usg=AOvVaw1AJojAFjLjb63ZYziflpHD" style="background-color: transparent; box-sizing: inherit; color: #080808; cursor: pointer; line-height: inherit; outline: 0px; text-decoration-line: none; transition: all 0.25s linear 0s;">Universality Reconsidered:</a></span><br style="box-sizing: inherit;" /><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Diversity in Making Meaning of Facial Expressions. <em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Current Directions in Psychological </em><em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Science, 27</em>(4), 211-219. doi: 10.1177/0963721417746794</span></li>
<li style="box-sizing: inherit; font-family: inherit; font-size: inherit; margin: 0px 0px 10px; padding: 0px;"><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Henrich, J., Heine, S. J., & Norenzayan, A. (2010). <a href="http://www.scirp.org/(S(lz5mqp453edsnp55rrgjct55))/reference/ReferencesPapers.aspx?ReferenceID=1798874" style="background-color: transparent; box-sizing: inherit; color: #080808; cursor: pointer; line-height: inherit; outline: 0px; text-decoration-line: none; transition: all 0.25s linear 0s;">Most people are not WEIRD.</a> <em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Nature, 466</em>(7302), 29-29.</span></li>
<li style="box-sizing: inherit; font-family: inherit; font-size: inherit; margin: 0px 0px 10px; padding: 0px;"><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Heine, S. J., Lehman, D. R., Markus, H. R., & Kitayama, S. (1999).<a href="https://www.researchgate.net/publication/12741494_Is_There_a_Universal_Need_for_Positive_Self-Regard" style="background-color: transparent; box-sizing: inherit; color: #080808; cursor: pointer; line-height: inherit; outline: 0px; text-decoration-line: none; transition: all 0.25s linear 0s;"> Is there a </a></span><br style="box-sizing: inherit;" /><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">universal need for positive self-regard? <em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Psychological Review, 106</em>(4), 766-794. doi: 10.1037/0033-295X.106.4.766</span></li>
<li style="box-sizing: inherit; font-family: inherit; font-size: inherit; margin: 0px 0px 10px; padding: 0px;"><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Heine, S. J., Lehman, D. R., Peng, K., & Greenholtz, J. (2002). <a href="https://pdfs.semanticscholar.org/edd1/089eaa95609d4d4ad02068003dc86138e86a.pdf" style="background-color: transparent; box-sizing: inherit; color: #080808; cursor: pointer; line-height: inherit; outline: 0px; text-decoration-line: none; transition: all 0.25s linear 0s;">What’s wrong with cross-cultural comparisons of subjective Likert scales?: The reference-group effect.</a> <em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Journal of Personality and Social Psychology, 82</em>(6), 903-918.</span></li>
<li style="box-sizing: inherit; font-family: inherit; font-size: inherit; margin: 0px 0px 10px; padding: 0px;"><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Norenzayan, A., & Heine, S. J. (2005). <a href="http://www2.psych.ubc.ca/~heine/docs/universals.pdf" style="background-color: transparent; box-sizing: inherit; color: #080808; cursor: pointer; line-height: inherit; outline: 0px; text-decoration-line: none; transition: all 0.25s linear 0s;">Psychological Universals: What Are They and </a></span><br style="box-sizing: inherit;" /><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">How Can We Know? <em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Psychological Bulletin, 131</em>(5), 763-784. doi: 10.1037/0033-</span><br style="box-sizing: inherit;" /><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">2909.131.5.763</span></li>
<li style="box-sizing: inherit; font-family: inherit; font-size: inherit; margin: 0px 0px 10px; padding: 0px;"><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Shweder, R. A., & Sullivan, M. A. (1993). <a href="https://humdev.uchicago.edu/sites/humdev.uchicago.edu/files/uploads/shweder/1993--Cultural%20Psychology%20-%20Who%20Needs%20It.pdf" style="background-color: transparent; box-sizing: inherit; color: #080808; cursor: pointer; line-height: inherit; outline: 0px; text-decoration-line: none; transition: all 0.25s linear 0s;">Cultural psychology: Who needs it?</a> <em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">Annual Review of Psychology, 44</em>, 497-523.http://dx.doi.org/10.1146/annurev.ps.44.020193.002433</span></li>
<li style="box-sizing: inherit; font-family: inherit; font-size: inherit; margin: 0px; padding: 0px;"><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Shweder, R. (1995). <a href="https://www.researchgate.net/profile/Richard_Shweder/publication/234837394_Cultural_Psychology_Who_Needs_It/links/5763e0a608ae421c447f412f/Cultural-Psychology-Who-Needs-It.pdf" style="background-color: transparent; box-sizing: inherit; color: #080808; cursor: pointer; line-height: inherit; outline: 0px; text-decoration-line: none; transition: all 0.25s linear 0s;">Cultural psychology: What is it?</a> In N. R. Goldberger & J. B.</span><br style="box-sizing: inherit;" /><span style="box-sizing: inherit; font-size: 10pt;">Veroff (Eds.), <em style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">The culture and psychology reader</em> (pp. 41-86). New York, NY, US: New York University Press. (Reprinted from “Cultural Psychology: Essays on Comparative Human Development,” 1990)</span></li>
</ul>
<div>
<span style="color: #525252; font-family: Helvetica;"><span style="font-size: 13.3333px;"><a href="https://www.psikolojiagi.com/kulturel-psikoloji-nedir-ona-ihtiyacimiz-var/" target="_blank">KAYNAK</a></span></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-11168762119947491222018-11-21T02:31:00.004-08:002018-11-21T02:31:43.487-08:00Hamilelik hakkında tuhaf ama gerçek bilgiler<h2 class="detail-post-spot" style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #404040; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 1.2rem; font-weight: 400; letter-spacing: 0.2px; line-height: 1.52; margin-bottom: 12px; margin-top: 0px;">
Bebeğinizle aranızdaki bağ düşündüğünüzden çok daha önce oluşuyor. Bir Psikoloji Bilimi çalışmasına göre, fetüs annenin psikolojik durumunu algılayabilir. Yani henüz doğmamış bir bebek annesinden gelen sinyallerin hepsini alıyor. Bu yüzden ona olumlu sinyalleri göndermeye dikkat etmelisiniz. Mutlu anne mutlu bebek demek olduğu için miniklerinizin keyif alabileceği maddeleri bir araya getirdik.</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<div class="detail-content-inner" style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #404040; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 16px; line-height: 1.63; margin-bottom: 24px; padding-left: 0px;">
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Hamilelik hakkında ne biliyorsunuz? Mide bulantısı, sırt ağrısı, sıra dışı yiyecek istekleri, tüm bu gerçekler erkekler hatta çocuklar tarafından bile bilinir. Ama hamilelik hakkında bilmediğimiz ilginç bilgiler de var.</div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">TATLI GIDALAR</span></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="10" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018244/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Doğmamış bir çocuk annesinin tükettiği yiyecekleri hissedebilir, tadabilir ve koklayabilir. Annenin yediği yiyecekler amniyotik sıvı tarafından emilir ve gelecekteki yiyecek tercihlerini oluşturur. Bebekler, gebeliğin 13-15. Haftalarında çeşitli lezzetleri ayırt etmeye başlar. Çocuğunuzun gelecekte “iyi yiyen” bir birey olmasını istiyorsanız, hamilelik boyunca çok çeşitli sağlıklı yiyecekler yiyin. Bebekler anne sütünden dolayı tatlı gıdalara da düşkün olabilirler.</div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">SICAK BANYO</span></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="9" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018245/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Bebekler belli bir büyüklüğe ulaştıklarında sıcaklık değişimlerini algılayabilirler. Bu yüzden sıcak bir banyo onlara rahatsızlık getirir ve tehlikeli olabilir. Akan suyun sesleri ise bebeğin sağlığına yardımcı olabilir. Daha da iyi hale getirmek için karnınızın üzerine su dökün ve reaksiyonu hissedin.</div>
</div>
<div class="detail-content-inner" style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #404040; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 16px; line-height: 1.63; margin-bottom: 24px; padding-left: 0px;">
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">LOSYON UYGULAMAK</span></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="7" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018246/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Çocuğunuzun dokunma reseptörleri 8 hafta civarında gelişmeye başlar. 20. haftadan sonra da dşarıdan dokunuşunuzu hissederler. Bu aşamada bağ kurmanın yolu rahat ve dinlendirici bir müziğin yanında göbek bölgesine masaj yağı veya krem uygulamak bebeğinize iyi gelebilir.</div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">SESİNİZİ TANIR</span></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="6" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018247/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
25-26. Haftalarda, bebekler rahmin dışında duydukları seslere tepki vermeye başlarlar. Ve sizin sesiniz, diğerlerinden daha net duyulduğu için sizi tanımaya başlarlar. Sesiniz ona her şeyin yolunda gittiği konusunda rahatlık ve güvence sağlar. Bebeğinizin sesinize alışmasını sağlamanın etkili bir yolu da, yüksek sesle kitap okumak ya da sadece konuşmaktır.</div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">MÜZİK DİNLEMEK</span></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="4" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018248/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Doğum öncesi müziğin birçok faydası vardır. Bu durumda anne serotonin hormonunu üretir ve bebeğe endorfin salınımı desteklenir. Bu şekilde bebeğin müzik hisleri harekete geçer ve beyin gelişimi desteklenir. Müziği uygun bir ses seviyesinde çalın ve klasik müzik konserlerine gitmeyi ya da dinlemeyi ihmal etmeyin.</div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">DÜZENLİ EGZERSİZ</span></div>
</div>
<div class="detail-content-inner" style="background-color: white; box-sizing: inherit; color: #404040; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 16px; line-height: 1.63; margin-bottom: 24px; padding-left: 0px;">
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="5" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018249/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Hamilelik sırasında doğru egzersizleri seçmenin anahtarı şudur: güvenli, uygun ve bir doktor tarafından onaylanmış olmalıdır. Kardiyo egzersizi bu dönemde en iyi aktivite türüdür. Bebeklerin kalpleri daha iyi gelişir ve anneleri düzenli olarak egzersiz yaparlarsa daha güçlü olurlar. Kardiyo ayrıca nabzı yavaşlatır ve bu iyidir çünkü daha yüksek bir kalp hızı fetal sıkıntıya yol açar.</div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">DİNLENME ZAMANI</span></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="3" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018250/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Dinlenme süreleriniz onların eğlence zamanıdır. Bu süre zarfında akrobasi uygulamaya başlar ve yeni hareketler denerler. Hamileliğin sonuna yaklaşıldığında, bebek uyku molalarını 70-90 dakika çıkarır.</div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<span style="box-sizing: inherit; font-weight: bolder;">ANNE KAHKAHASI</span></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<img alt="8" src="https://imgrosetta.mynet.com/file/10018253/640xauto.jpg" style="border-style: none; box-sizing: inherit; max-width: 100%; vertical-align: middle;" /></div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
Kendinizi iyi hissettiğinizde ve zevk aldığınızda ortaya çıkan mutluluk hormonları, bebeklere de doğrudan fayda sağlar. Bu yüzden mümkün olduğunca çok pozitif anı oluşturduğunuzdan emin olun. Ne kadar iyi hissederseniz, çocuğunuz daha sağlıklı ve daha mutlu olur. </div>
<div style="box-sizing: inherit; margin-bottom: 1.25rem;">
<a href="https://www.mynet.com/hamilelik-hakkinda-tuhaf-ama-gercek-bilgiler-1225914-mykadin" target="_blank">KAYNAK</a></div>
</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-87979313133642838562018-11-21T00:40:00.001-08:002018-11-21T00:40:11.398-08:00Duygusal zekanız ne kadar önemli ne kadar gerekli?<div class="c-article-content js-article-content article__content selectionShareable" itemprop="articleBody" style="background-color: white; background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; font-family: "Noto Sans", sans-serif; font-size: 16px; margin: 0px; padding: 0px; transition: font-size 1s ease 0s;">
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
'Duygusal zeka'yı (EQ) duymayanımız yoktur. Rasyonel zeka (IQ) kadar önemli olduğu düşünülen bu zeka türüne ilişkin son yıllarda yürütülen çalışmalara bir yenisi Amerikan Psikoloji Derneği tarafından eklendi. Yayınlanan <span style="box-sizing: inherit; line-height: inherit;">çalışma</span>, kendi ve başkalarının duygusal zekalarını anlayabilen ve hatta yönetebilen kişilerin, diğer kişisel özellikleri ve bilişsel kapasitelerinin de ötesinde, daha başarılı ve performanslı olduklarını ve daha iyi liderlik ettiklerini gösteriyor.</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Stresi yenme, engelleri aşma ve diğer kişilere ilham verme konusunda duygusal zekası yüksek insanlar büyük avantaja sahip konumda. Sadece bu da değil. “Harvard Business Review” da konuyla ilgili 2016 tarihli bir makaleye göre, güçlü bir EQ'ya sahip olanlar aynı zamanda işlerinde daha mutlular.</div>
</div>
<div class="c-article-content js-article-content article__content selectionShareable" itemprop="articleBody" style="background-color: white; background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; font-family: "Noto Sans", sans-serif; font-size: 16px; margin: 0px; padding: 0px; transition: font-size 1s ease 0s;">
<h2 style="box-sizing: inherit; clear: both; color: inherit; font-size: 1.125rem; line-height: 1.3; margin: 0px; padding: 1rem 0px; text-rendering: optimizeLegibility; width: 806.656px;">
Duygusal zeka nedir?</h2>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Duygusal zeka ilk olarak psikologlar tarafından "genel zeka" çerçevesinde bilinenlerden farklı farklı zekâ türleri olup olmadığını anlamanın bir yolu olarak düşünüldü.</div>
</div>
<div class="advertising advertising--no-label js-adzone advertising--outstream advertising--called advertising--rendered" data-google-query-id="CIHmtdiJ5d4CFVSxewodpjENOw" id="adzone-outstream" style="background-color: white; background-image: none; background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; font-family: "Noto Sans", sans-serif; font-size: 16px; margin: 0px 0px 0.625rem; padding: 0px; text-align: center;">
<div id="google_ads_iframe_/6458/euronews_new/programs-news/world_4__container__" style="background-repeat: no-repeat; border: 0pt none; box-sizing: inherit; margin: 0px auto; max-width: 100%; padding: 0px;">
<iframe data-google-container-id="b" data-load-complete="true" frameborder="0" height="2" id="google_ads_iframe_/6458/euronews_new/programs-news/world_4" marginheight="0" marginwidth="0" name="google_ads_iframe_/6458/euronews_new/programs-news/world_4" scrolling="no" style="border-style: initial; border-width: 0px; box-sizing: inherit; margin: 0px auto; max-width: 100%; vertical-align: bottom;" title="3rd party ad content" width="1"></iframe></div>
</div>
<div class="c-article-content js-article-content article__content selectionShareable" itemprop="articleBody" style="background-color: white; background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; font-family: "Noto Sans", sans-serif; font-size: 16px; margin: 0px; padding: 0px; transition: font-size 1s ease 0s;">
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
New Hampshire Üniversitesi'nde önde gelen bir duygusal zeka araştırmacısı ve psikoloji profesörü olan John D. Mayer'ın yazdığı bir makale, duygusal zekânın sağlam bir sosyal işlevsellik gösterdiğini ileri sürüyor. EQ yüksekse insanlar, başkalarının duygularına daha hızlı ve daha kolay uyum sağlıyor. Bu da kendi perspektiflerini ve isteklerini başkalarına iletmekte büyük bir avantaj sağlıyor.</div>
<div class="widget widget--type-image widget--size-xlarge widget--align-center" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; clear: both; margin: 0.3rem auto 1.2em; opacity: 1; overflow: hidden; padding: 0px; position: relative; transform: translate(0px, 0px); transition: opacity 1.3s ease 0s, transform 1.3s ease 0s; width: 604.984px;">
<div class="widget__wrapper" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; margin: 0px; padding: 0px;">
<div class="widget__ratio widget__ratio--auto" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; height: auto; margin: 0px; max-width: 100%; overflow: visible; padding: 0px; position: static;">
<div class="widget__contents" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; height: auto; margin: 0px; max-width: 100%; overflow: visible; padding: 0px; position: static;">
<figure class="widget__figure" style="box-sizing: inherit; height: 280.516px; margin: 0px; padding: 0px; width: 604.984px;"><img alt="" class="widgetImage__image" src="https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/606x281_cmsv2_fe5e6661-4802-5c88-a8e6-60f23b38e9c8-3443730.jpg" srcset="https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/202x94_cmsv2_fe5e6661-4802-5c88-a8e6-60f23b38e9c8-3443730.jpg 202w, https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/266x123_cmsv2_fe5e6661-4802-5c88-a8e6-60f23b38e9c8-3443730.jpg 266w, https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/404x187_cmsv2_fe5e6661-4802-5c88-a8e6-60f23b38e9c8-3443730.jpg 404w, https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/534x247_cmsv2_fe5e6661-4802-5c88-a8e6-60f23b38e9c8-3443730.jpg 534w, https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/606x281_cmsv2_fe5e6661-4802-5c88-a8e6-60f23b38e9c8-3443730.jpg 606w" style="border: 0px; box-sizing: inherit; display: inline-block; height: auto; margin: 0px; max-width: 100%; padding: 0px; vertical-align: middle; width: 604.984px;" /></figure></div>
</div>
</div>
</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Mayer, “Duyguların problem çözmede nasıl önemli olduğuyla ilgileniyordum” diyor ve“Ya insanların duygularına itibar kazandıran bir zeka varsa?” diye soruyor. Mayer, duygusal zekânın genel zeka ile ilgili olmasına rağmen, “mecburi bir bağlantı” olmadığını belirterek şunları söylüyor:</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
“Genel zekalı insanlar, sosyal olarak mantıklı görünüyorlar. Duygusal zekalı insanlar, problemli ve saldırgan davranışlı insanlarda daha az sorun yaşıyor ve genel olarak diğer insanlarla daha iyi ilişkilere ve daha az sorunlara sahip oluyorlar. Çoğu araştırmacı, sosyal zekanın var olduğunu söylemektedir, ancak şu an itibariyle, bunu başarılı bir şekilde ölçmenin bir yolu yoktur. ”</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Duygular bizi insan yapan şeylerin büyük bir kısmı. Sorun şu ki, geçici hisler ve ruh halleri karar verme sürecimizi yönetiyor, daha sonra pişman olduğumuz şeyleri söylememize ya da yapmamıza neden oluyor.</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
“EQ Uygulamalı: Gerçek Dünyaya Duygusal Zeka Rehberi”nin yazarı Justin Bariso, duygusal zekayı, gerçek inançlarınız ve değerlerinizle daha uyumlu kararlar almak için duyguları anlamaya ve yönetmeye yönelik bir öğrenme süreci olarak tanımlıyor. “Duygular bizi insan yapan şeyin büyük bir kısmı. Sorun şu ki, geçici hisler ve ruh halleri karar verme sürecimizi yönetiyor, daha sonra pişman olduğumuz şeyleri söylememize veya yapmamıza neden oluyor, ”diye açıklıyor.</div>
<h2 style="box-sizing: inherit; clear: both; color: inherit; font-size: 1.125rem; line-height: 1.3; margin: 0px; padding: 1rem 0px; text-rendering: optimizeLegibility; width: 806.656px;">
Duygusal zeka, daha akıllı kararlar vermenize yardımcı olabilir</h2>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Bir takım şeyler hakkında ne hissettiğimizi bilmek ve başkalarının nasıl hissedebileceği hakkında bir fikre sahip olmak sosyal ve içsel olarak güçlendirici olabilir. Bariso'ya göre duygularımız her şeyle ilgili kararlarımızı etkiliyor - hangi kariyer yolunun takip edileceğine, nerede yaşayacağımıza, kiminle hayatımızı geçirmeyi tercih ettiğimize kadar.</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
“Duygusal zekâ, diğer faktörlerle birleştiğinde, daha akıllı ve daha mantıklı bir hayata yol açarak daha akıllı kararlar vermenize yardımcı olabilir.” diyen Bariso, duygusal zekânın öfke, korku ve üzüntü gibi olumsuz duyguları yararlı ve verimli şeylere kanalize ederek avantaja kullanmanıza ve gerekli tanıları teşhisleri kendi kendinize belirlemede de yardımcı olabileceğini belirtiyor. “Örneğin, üzgün veya kızgın olursak bunun bir nedeni vardır. Bu duyguları ve onların kök nedenlerini tanımlamak, bizi daha iyi için değişiklikler yapmaya teşvik edebilir ”diyor ve ekliyor:</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
"Duygusal zekâ, diğer faktörlerle birleştiğinde, daha akıllı ve kararlı ve anlamlı bir yaşam sürmenize yardımcı olur."</div>
<div class="widget widget--type-image widget--size-small widget--align-right" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; float: right; margin: 0.3rem 0px 0.3rem 1.2rem; opacity: 1; overflow: hidden; padding: 0px; position: relative; transform: translate(0px, 0px); transition: opacity 1.3s ease 0s, transform 1.3s ease 0s; width: 268.875px;">
<div class="widget__wrapper" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; margin: 0px; padding: 0px;">
<div class="widget__ratio widget__ratio--auto" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; height: auto; margin: 0px; max-width: 100%; overflow: visible; padding: 0px; position: static;">
<div class="widget__contents" style="background-repeat: no-repeat; box-sizing: inherit; height: auto; margin: 0px; max-width: 100%; overflow: visible; padding: 0px; position: static;">
<figure class="widget__figure" style="box-sizing: inherit; height: 292.109px; margin: 0px; padding: 0px; width: 268.875px;"><img alt="" class="widgetImage__image" src="https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/266x289_cmsv2_0c59e4e2-ee23-5a4f-90a3-24c0a0d5cdb5-3443730.jpg" srcset="https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/202x220_cmsv2_0c59e4e2-ee23-5a4f-90a3-24c0a0d5cdb5-3443730.jpg 202w, https://static.euronews.com/articles/stories/03/44/37/30/266x289_cmsv2_0c59e4e2-ee23-5a4f-90a3-24c0a0d5cdb5-3443730.jpg 266w" style="border: 0px; box-sizing: inherit; display: inline-block; height: auto; margin: 0px; max-width: 100%; padding: 0px; vertical-align: middle; width: 268.875px;" /></figure></div>
</div>
</div>
</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
İyi niyetli olunduğu sürece, insanları neyin mutlu ve motive ettiğini anlamak çok olumlu bir şey olabilir. Fakat 2011 yılında yapılan bir çalışmada, duygusal zekânın olumsuz olabilecek yönleri de ele alındı. Buna göre yüksek EQ sahibi kişilerin gerçek duygularını ve kişiliklerini maskeleyerek amaçlarını diğerlerinden saklama yoluyla bu tür bir zekayı kendi kişisel kazanımlarını arttırmak veya başkaları hakkında bildiklerinizi kendi amaçlarınıza göre manipüle etmek için kullandığını da ortaya koydu.</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Bariso, duygusal zekânın sizi bu Makyevelist türlere karşı koruyabileceğine inanıyor ancak bu elbette kimin daha yüksek bir EQ'ya sahip olduğuna bağlı.</div>
<h2 style="box-sizing: inherit; clear: both; color: inherit; font-size: 1.125rem; line-height: 1.3; margin: 0px; padding: 1rem 0px; text-rendering: optimizeLegibility; width: 806.656px;">
Duygusal zeka pratik gerektiriyor</h2>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Hem Mayer hem de Bariso, bir dereceye kadar duygusal zekanın öğrenilebileceğini söylüyor:</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
“Çoğumuz okulda cebir öğreniyoruz. Öğretmenlerimiz bize formülleri veriyor ve bunları nasıl uygulayacağımızı öğretiyor. Bunu duygusal zeka ile de yapabiliriz. Her şeyi kendi kendimize çözmek zorunda değiliz, ama eğitim ve pratik ile kendimiz ve başkalarıyla birlikte nasıl çalıştığımızı anlama kapasitemizi geliştirebiliriz ”</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Buna yaklaşıma göre duygusal olarak verdiğimiz yanıtların ve tepkilerimizin çoğu aslında yıllar boyunca tekrar eden alışkanlıklarımızın bir sonucu. İlk adım, duygularımızın nasıl çalıştığını ve bu alışkanlıkların bizi nasıl etkilediğini anlamak. Ardından, zaman ve uygulama ile bu alışkanlıkları değiştirebilir ve duyguları yönetme yeteneğimizi arttırabiliriz.</div>
<h2 style="box-sizing: inherit; clear: both; color: inherit; font-size: 1.125rem; line-height: 1.3; margin: 0px; padding: 1rem 0px; text-rendering: optimizeLegibility; width: 806.656px;">
Duygusal zekanızı geliştirmeli misiniz?</h2>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Mayer'e göre eğer bu yönde bir gereksinim hissediyorsanız 'evet, geliştirmelisiniz'. Elbette bazı insanlar diğerlerinden daha duygusal ancak daha az duygusal olan insanlara da toplumda ihtiyaç var. Daha az duygusal olan insanların daha net ve hızlı kararlar alabildiği, daha eylemci oldukları ve bazı alanlarda daha az hata yaptıkları biliniyor. Kısaca bu da pek çok şeyde olduğu gibi bir denge meselesi.</div>
<h2 style="box-sizing: inherit; clear: both; color: inherit; font-size: 1.125rem; line-height: 1.3; margin: 0px; padding: 1rem 0px; text-rendering: optimizeLegibility; width: 806.656px;">
Duygusal zekanın en büyük yararı: Empati</h2>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Yüz ifadelerini, ses tonunu, mimik ve jestleri anlayabilmek, başkalarının duygularını çözebilmek duygusal zekayı daha sık kullanmayı gerektiriyor ve bu da empati gelişimine yol açıyor. Empati geliştirmenin en iyi yollarından biri, bolca soru sormak ve konuşmaktan çok dinlemektir. Zaman geçtikçe, başkalarını okumak konusunda daha başarılı olunuyor ve her şeyin ilk başta göründüğü gibi olmadığını çözmek daha az zaman alıyor.</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
Bariso'ya göre bir ömür boyunca aynı EQ seviyesine sahip olmak veya kazanılan EQ becerilerini hiç kaybetmemek gibi bir durum söz konusu değil. Tıpkı bir kas gibi devamlı kullanılması ve pratik edilmesi gerekiyor.</div>
<div style="box-sizing: inherit; font-size: inherit; line-height: 1.4; margin-bottom: 1.2rem; padding: 0px; text-rendering: optimizeLegibility;">
<a href="https://tr.euronews.com/2018/11/19/duygusal-zekaniz-ne-kadar-onemli-ne-kadar-gerekli" target="_blank">KAYNAK</a></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-74151155916551888822018-11-21T00:38:00.003-08:002018-11-21T00:38:36.032-08:00Çocuklardaki kıskançlığın nedenleri<h2 style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 18px; font-weight: normal; margin: 0px; padding: 0px;">
Çocuklarda görülen kıskançlık duygusu, iyi yönetilememesi durumunda çocuğun gelişiminde sorunlara yol açıyor. Bu duygunun temelinde genellikle anne sevgisini kaybetme korkusunun bulunduğunu belirten uzmanlar, ebeveyn davranışlarının çocuğun gelişimindeki önemine değinerek, özellikle annenin çocuk doğmadan önce diğer çocukları bu duruma hazırlamasının büyük önem taşıdığını belirtti.</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Aileye yeni bir bebeğin katılması ile çocuklarda görülen kıskançlık duygusunun doğal olmasına rağmen, iyi yönetilememesi durumunda çocuğun gelişiminde sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Uygun, “<a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/cocuklarda-kiskanclik/" style="color: #333333; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration-line: none;" target="_blank">Çocuklarda kıskançlık</a> duygusunun temelinde genellikle anne sevgisini kaybetme korkusu bulunmaktadır. Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuğa karşı ebeveynlerin ve bakım verenlerin davranışları ve kıskançlığı nasıl yönettiği çocuğun gelişimi için önemlidir” diyerek, özellikle annenin çocuk doğmadan önce diğer çocuklara bilgi vererek, onları bu duruma hazırlamasının önemine dikkat çekti. </div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<strong style="color: purple; font-size: 18px;">Suçluluk duygusu, kıskançlık ve rekabeti pekiştiriyor!</strong></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
“Kardeş kıskançlığında annenin kaygılanması, öfkelenmesi ve bu durumu geçiştirmesi çocuğun daha fazla kaygılanmasına yol açabilir” diyen Esma Uygun, “Çocuklar annenin duygularını fark etmek ve anlamlandırmakta yetişkinlerden daha hassastırlar. Annenin bu durumda kendi kaygılarını yönetmesi önemlidir. Örneğin; anne, çocuğun kardeşine zarar vereceği endişesini davranışlarıyla veya sözel olarak çocuğa yansıtırsa genellikle çocukta suçluluk duygusu ve öfke oluşturur. Bu da kıskançlık ve rekabet duygusunu pekiştirir. Bu nedenle annenin sakin bir şekilde, suçlayıcı ve cezalandırıcı olmadan durumu yönetmesi gerekir” şeklinde konuştu. </div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<strong style="color: purple; font-size: 18px;">“Yeni kardeş eve geldiğinde bu taht kavgasının başlangıcı sayılabilir”</strong></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Doğal bir duygu olan kıskançlığın iyi yönetilmesinin çocuğun gelişimi açısından çok önemli olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, “Yeni kardeş eve geldiğinde bu taht kavgasının da başlangıcı sayılabilir” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:<br />“Çocuk, sahip olduğu şeyi kaybetme korkusuyla birlikte kendisinin özel ve önemli olduğuna dair algıyı yitirme korkusu da yaşar. 12 yaşına kadar çocuklar, kardeşi nedeniyle annesinin kendini sevmeyeceğini ya da daha az seveceğini düşünür. 12 yaşından sonra ise daha doğru bir mantık yürütme gerçekleşir. Eğer anne bu süreci iyi yönetebilirse çocuklar açısından bu önemli bir kazanım olur.</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<strong style="color: purple; font-size: 18px;">Çocuklarınıza sorunlarını çözmeleri için <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/firsat/" style="color: #333333; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration-line: none;" target="_blank">fırsat</a> tanıyın</strong></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Çocuklar, gerçek hayatta da bu ve benzer sorunları yaşayacaktır. Ailelerin, ufak kıskançlıklara göz yumarak, çocuğun sorunu çözmesini gözlemlemesi gerekir. Çocuklara rekabet ve kıskançlıkla ilişkili davranış sorunlarını çözmeleri için fırsat tanınmalıdır. Ancak sorun çözülmeyecek noktaya vardığında yetişkinler müdahale etmelidir. </div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<strong style="color: purple; font-size: 18px;">Yeni doğana ayrılan zaman, büyüğü duygusal olarak yaralıyor!</strong></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Ebeveynler doğal olarak yeni doğan bebekle daha çok ilgilenmek zorunda kalır. Eğer ilk çocuk ilgiye çok alıştırıldı ise yeni kardeşin gelmesi çok daha zorlayıcı olabilmektedir. Yeni doğana vakit ayırırken büyük olan çocuk duygusal olarak ihmal edilmemeli ve onunla kaliteli vakit geçirilmeye özen gösterilmelidir. Eğer kaliteli zaman geçirilirse 20 dakika bile çok etkilidir. Yeni bebek geldiğinde eski rutinlerin bozulmaması da önemlidir. Örneğin; uyku öncesinde birlikte <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/kitap/" style="color: #333333; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration-line: none;" target="_blank">kitap</a> okunuyorsa, belirli rutinlerden vazgeçilmesi çocukta terkedilmiş ihmal edilmiş duygusu yaratabilir. Bu durumda içe kapanabilir ya da saldırgan davranışlar sergileyebilir. Bu nedenle evdeki rutin olarak yapılan aktiviteler mümkün olduğunca devam ettirilmelidir.”</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<strong style="color: purple; font-size: 18px;">Doğumun öncesi ve sonrasında kreşe göndermeyin!</strong></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
“3 yaş üzerindeki çocukların kreş gibi kendi akranlarıyla birlikte olacağı ortamların oluşturulması gerekir” diyen Esma Uygun, “Ancak bunun yeni bebeğin doğumundan kısa bir süre önce ve sonraya denk getirilmemesi önemlidir. Yeni bebeğin gelmesiyle evden uzaklaştırıldığını düşünen çocuk içe kapanabilir ya da saldırgan davranışlar sergileyebilir” diye konuştu. </div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<strong style="color: purple; font-size: 18px;">Çocuklar arasında kıyaslama yapmayın!</strong></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Yeni bebeğin bakımı konusunda çocuktan ufak tefek yardımların istenebileceğini söyleyen Uygun, “‘Sen de küçükken böyleydin. Bak sen büyüdün, kendi yemeğini kendi başına yiyebiliyorsun. O da büyüyecek senin gibi yapabilecek’ denilebilir ve küçüklük fotoğrafları da gösterilerek geri bildirimde bulunulabilir” dedi. </div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Ebeveynlerin farkına varmadan kardeş kıskançlığını pekiştirebileceğini vurgulayan Esma Uygun, çocuğa kardeşin emanet edilmemesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: </div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
“Bunlardan biri kıyaslamadır. Bu olumsuz pekiştirme kıskançlık ve rekabete yol açabilir. Yeni doğan bebeğe hediye alırken, diğer çocuğa ‘Senin pabucun dama atıldı’ şeklindeki şakalar çocukta kaygıyı artırmaktadır. Yeni doğan bebeğe hediye alınırken, diğer çocuk da<br />unutulmamalıdır.”</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<a href="http://www.milliyet.com.tr/cocuklardaki-kiskancligin-nedenleri-pembenar-detay-cocuk-2780652/" target="_blank">KAYNAK</a></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-7689052965814170352018-11-21T00:37:00.002-08:002018-11-21T00:37:28.794-08:00Çocuklarda yalan konuşma alışkanlığına dikkat <span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;">Psikolog Mert Dravor, “Çocuklarda yalan söyleme alışkanlığının nedeni temelde aynı gerekçelere dayanıyor gibi görünse dahi genelde pek çok farklılıklar göstermektedir. Toplumda çocukların yalan söyleme alışkanlığının altında yatan inanış çocuğun dikkat çekme çabası, cezadan kaçınması, bazı menfaatler elde etmesi, ilgi görmek istemesi, çocuğa zor gelen bazı sorumluluklarından kurtulmak istemesi gibi algılanabilir ancak çocukların yalan söylemesinin her yaşta farklı bir anlamı vardır” dedi.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;" /><span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;">Yalan söyleme davranışı ile hayal gücüne dayalı abartılı ifadelerin birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirten Dravor, “35 yaş aralığındaki çocukların hayal güçlerinin geliştiği ve keşfetme alışkanlığını kazandıkları yaş aralığıdır. Bu yaş aralığındaki çocukların söylediği yalanların hiçbir karşılığı olmadığı gibi hiçbir anlamı da yoktur. 35 yaş aralığındaki çocuklar gerçek ile hayal arasındaki farkı anlamlandıramadığından dolayı masum ‘’ uydurmalara ‘’ başvurabilir. Ailelerin, çocuğun ilk 5 yılına kadar yalan söylemesi konusunda endişe etmelerine gerek yoktur. Aileler bu dönemde çocuğun hayallerini “yalan” olarak adlandırmaktan kaçınılmalıdır. Çocuklarda gerçeklik duygusunun kazanılması zaman aldığı ve anlatılan bazı olayların biraz abartılı ve zengin hayal gücüne bağlı gelişen gerçek hikayeler olmadığı unutulmamalıdır. Örneğin dev gibi bir kedi gördüğünü, sindi bebeği ile konuştuğunu söylemesi, sütü kardeşinin döktüğünü söyleyebilir. Çocuklar psikolojik ihtiyaçları nedeniyle gerçek dışı fikir, bilgi, söz ya da hayallere sığınabilir ve bu hayalleri gerçek gibi kabul edebilir” diye konuştu.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;" /><span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;">İhtiyacı yönelik yalanların 5 yaşından sonra çocuklarda en sık görülen yalan türünün olduğuna dikkat çeken Dravor, “İhtiyaca yönelik yalanlar 5 yaş sonrası çocuklarda görülen en sık yalanların başında gelmektedir. 5 yaş sonrası çocuklarda yalan davranışı aldatıcı olmak için değil ilgi görmek için ortaya çıkabilir ve çocuklar ihtiyaçlarının giderilmesi için sık sık duygu sömürüsü yapmayı tercih edebilirler. Duygu sömürüsü de bir tür yalan ile bağdaştırılır. Örneğin, ilgi bekleyen çocuğun “karnım ağrıyor ” demesi gayet normaldir çünkü karnı ağrıyan çocuk kendisine olan ilginin hat safhaya çıktığını deneyimlemiştir” şeklinde konuştu.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;" /><span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;">İkinci en sık görülen yalan türünün ise örnek alınan yalanlar olduğunu ifade eden Dravor, “Çocuğunuzun oyuncak istemesi durumunda “paramız yok ” gerekçesiyle geçiştirip biraz sonra alışveriş merkezine kendi özel ihtiyacınız için kıyafet, ayakkabı alma davranışını gösteriyorsanız çocuğunuz da kendi öncelikleri için yalan söylemenin normal olduğunu düşünmeye başlar. Bu gibi durumlarda ebeveynler, çocukları değil; kendilerini sorgulamalıdır. Unutmayın çocukların akıl almaktan çok etraflarında iyi bir rol modele ihtiyaçları vardır” ifadelerini kullandı.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;" /><span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;">Alışkanlık ürünü yalanların çocuk yalanını aşmış ve masumluğunu kaybettiğini söyleyen Dravor, şöyle konuştu: “Alışkanlık ürünü yalanlar gerçek ile hayal ayrımını yapabilecek olgunluğa gelindiği halde halen devam eden yalan türüdür. Bu tür yalanlar, çocuk yalanını aşmış ve masumluğunu kaybetmiştir. Buna rağmen suçlayıcı veya aşağılayıcı söylemler gerektiren bir durum değildir. Kişinin bu yalanlara neden ihtiyaç duyduğunu analiz etmek gerekir. Bu tür yalanlara başvuran kişilerde genellikle kişilik bozukluğu bulguları vardır. Bu durumlarda bir psikolog tarafından destek alınması şiddetle önerilmektedir”</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;" /><span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;">Yalan söyleyen çocuğa nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunan Dravor, şunları kaydetti: “Yalan söyleyen çocuk muhakkak gelişim sürecinde bir takım olumsuzluklarla karşılaşmış demektir. Anne ve babaların tehditkâr olmamaları, ne söylediğinden çok nasıl söylediğine dikkat etmeleri, çocuklarına karşı ilgili olmaları, çocuğunun öz güvenini arttırmasına yönelik bir takım beceri kazanmalarına yardımcı ve güven hissini elden bırakmamaları çocuklarda görülen yalan davranışında azalmalara yardımcı olabilir. Çocuklarda görülen yalan davranışının bir başka nedeninin ebeveynlerin hatalarından kaynaklanabileceğini unutmayarak, şikayetlerin kontrol edilemeyeceği durumlarda mutlaka bir uzmandan destek almayı ihmal etmeyin” </span><br />
<span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #525252; font-family: "Source Sans Pro", serif; font-size: 17px; letter-spacing: 0.17px;"><a href="https://www.haberturk.com/kastamonu-haberleri/64809976-cocuklarda-yalan-konusma-aliskanligina-dikkatozel-kastamonu-isfendiyar-anadolu-hastanesi#" target="_blank">KAYNAK</a></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-61136232593787888662018-11-21T00:35:00.005-08:002018-11-21T00:35:36.976-08:00HER TRAVMA BİR KRİZDİR<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Psikolog Elif Beydağı, travmanın nedenleri, insanda yaratmış olduğu etkiler ve başa çıkabilme yöntemleri hakkında bilgiler vererek, "Yaşamınıza, vücut bütünlüğünüze, inanç sistemlerinize, sevdiklerinize yönelik olan herhangi bir tehdit insanda travma oluşturabilir" dedi. </span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Travmanın geçmişimiz ve geleceğimizden koparan bir zamansızlık hali olduğunu ifaden eden Psikolog Beydağı, "Fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüzü tehdit eden her türlü olay bizim için travmadır. Travma, hiç beklemediğimiz bir anda ve ne yaparsak yapalım asla hazırlıklı olamayacağımız bir şekilde inen ani bir darbedir. Bizi, geçmişimiz ve geleceğimizden koparan bir zamansızlık halidir. Ayrılık/boşanma, iş kaybı, aile içi şiddet, tecavüz, trafik kazası, ani hastalık ve ani ölümler kişisel travma listesine girer" şeklinde konuştu. </span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Psikolog Beydağı, travma sonrası duygusal, düşünsel, davranışsal tepkiler görülebileceğini belirterek, şu görüşlere yer verdi: </span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">"Duygusal tepkiler: Şok, üzüntü, öfke, endişe, suçluluk, umutsuzluk, kaygı, korku, karamsarlık, donukluk, aşrı sinirlilik, çaresizlik duygusal tepkilerdir. Çocuklarda korku ve endişe sıklıkla görülen tepkilerdir. Korku insan hayatını tehdit eden herhangi bir tehlike karşısında verilen normal bir tepkidir. Çocuklar genelde olayın tekrar olmasından, ölümden, ailesinden ayrılmaktan veya yalnız kalmaktan korkabilirler. </span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Düşünsel tepkiler: İnanama, düşünce ve dikkat dağınıklığı, unutkanlık, çarpık ve genellemeye dayalı (her şey ve herkes kötü gibi) düşünceler, sık sık beliren imajlar, olayla ilgili görüntüler ve olayı tekrar tekrar yaşama bu tür tepkiler arasındadır. Fiziksel tepkiler: Baş, göğüs ağrısı, mide yanması ve/veya bulanması, kalp sıkışması, gürültüye karşı aşırı duyarlılık, iştah artması ya da azalması, sürekli yorgunluk hali, nefes darlığı gibi fiziksel tepkiler bedenimizin travma karşısında yarattığı belirtilerdir. </span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Davranışsal tepkiler: Uyku ve yeme bozuklukları, sosyal çevreden uzaklaşma, kendini ihmal etme, içe kapanma, alkol ve madde kullanımı, kaçınma davranışları, konuşmama, dikkatsizlik ve dağınıklık, sürekli aynı şeyle uğraşma, hiçbir şey olmamış gibi davranmak travma karşısında gösterilen davranış biçimleridir. Çocuklar ise; kendi başlarına gidip yatmak istemeyebilirler uykuya dalmakta güçlük çekebilirler, geceleri sık sık uyanabilirler ve/veya kabuslar görebilirler. Böyle zamanlarda çocukların ebeveynlerine yakın olmayı istemeleri ve ebeveynlerin de çocuklarını yanlarında istemeleri gayet doğaldır. Çocuklar stres altında daha küçük yaşlarda yaptıkları davranışlara (alt ıslatma, anneye yapışma, parmak emme gibi) geri dönebilirler. Kısa süreli olarak böyle davranışların belirmesi normaldir. Anne-baba bu davranışlar karşısında aşırı tepki gösterdiği taktirde, daha da uzun süre devam edebilir." </span><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">PROFESYONEL DESTEK ALINMALI Travmalarla başa çıkabilmek konusunda da bilgiler veren Psikolog Elif Beydağı, profesyonel bir destek alınmasının önemli olduğunu belirterek, “Küçük ama gerçekleştirebileceğiniz sorumluluklar/roller edinin, yalnız kalmayın, fiziksel açıdan kuvvetli olabilmek için, kendinizi asla ihmal etmeyin ve iyi beslenin, dinlenmek için kendinize zaman verin, spor yapmak stresi azaltmanın en iyi yollarından biridir; spor yapın, alkolden uzak durun, gösterdiğiniz tepkileri normal kabul edin, başınıza gelenin sizin kontrolünüz dışında geliştiğini ve ne yaparsanız yapın, bu gibi durumlar karşısında hazırlıklı olunamayacağını kendinize hatırlatın, davranışlarınızı gözden geçirin; hayatınızın önceliklerini değiştirin, anlamsız bulduğunuz ve yapmak istemediğiniz şeyleri devreden çıkarın, sizin için önemli olan kişiler ile daha sık görüşün, daha derin ilişkiler kurun, bugünü yaşamaya özen gösterin, yasınızı yaşamak için kendinize izin verin, güçlü gözükmek için çaba göstermeyin, sizi anlayan kişiler ile bağlantınızı koparmayın ve gerekiyorsa lütfen profesyonel destek alın. Unutmayın ki; verdiğiniz tepkiler normal insanların anormal durumlar karşısında verdiği tipik reaksiyonlardır. Siz değil, başınıza gelen durum anormal" ifadelerini kullandı.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;"><a href="http://www.hurriyetaile.com/sizin-icin/psikoloji/her-travma-bir-krizdir_27049.html" target="_blank">KAYNAK</a></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-18401161486597479242018-11-21T00:27:00.003-08:002018-11-21T00:27:50.720-08:00“Cep telefonu bağımlılığı nomofobi yüzünden mutlu değiliz”<h2 style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: 0px 0px; background-repeat: initial; background-size: initial; border: 0px; color: #3f3f3f; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 21px; font-stretch: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: 25px; margin: 20px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Cep telefonu bağımlılığı olarak adlandırılan 'nomofobi' hastalığına değinen Uzman Klinik Psikolog Efsun Tatar, "Hayatlarımız artık çok mutlu değil. Çok fazla doğayla iç içe değiliz. Bunların hepsi nomofobiye yol açabiliyor. Yalnızlık arttıkça nomofobi olasılığı artıyor. Araştırmalar bir insanın özgüvenin düşük olmasının nomofobiye sebep olduğunu söylüyor" dedi.</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Nomofobi</span><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">nin telefondan uzak kalamama hastalığı olduğunu belirten</span><span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> Uzman Klinik Psikolog Efsun Tatar</span><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">, "Sevdiğimiz bir insanın yanındayken sürekli telefona bakmak veya aynı evin içinde olduğunuz kişilere mesaj atmak nomofobinin bir belirtisidir" dedi.</span></div>
<div>
<span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">Nomofobi'nin dilimize yeni girmeye başlayan bir kavram olduğunu belirten Tatar, şöyle konuştu:</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">"Aslında buna bir anlamda</span><span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> cep telefonu bağımlılığı</span><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;"> da diyebiliriz. Nomofobisi olan kişi telefonunun sürekli gözünün önünde olmasını ister. İnternet bağlantısının kopacağından korkabilir ya da internet paketinin biteceğinden korkabilir. En sık gördüğümüz vakalardan biri, şarjının bitişidir. Ya da bulunduğu yerde telefonun çekmemesinden korkar. Asansöre bindiğinde tekrar tekrar telefonunu kontrol eder. Bazen seanslarda da sıkça görüyoruz, hasta içeriye girerken telefonu şarja takmak ister. Yüzde 30'un altına düştüğü zaman kaygılanmaya başlar. Bu ve bunun gibi belirtilerin görüldüğü kişilere bakarak, kısaca bu durumu telefondan ayrı kalma hastalığı olarak tanımlayabiliriz."</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“YALNIZLIK ARTTIKÇA NOMOFOBİYE YAKALANMA OLASILIĞI ARTIYOR”</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">Nomofobiye sebep olan çok fazla unsur olduğunu belirten Psikolog Tatar, şöyle devam etti.</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">"Bu hastalığa ilişkin belirtilerden en çok söylenen de çağımızın getirdiği bu yalnızlaşma, yabancılaşma duygusu. Artık gerçek ortamda değil, sanal ortamda var olmaya başlıyoruz. Bu gerçekten çok önemli bir şey. Hayatlarımız artık çok mutlu değil. Çok fazla doğayla iç içe değiliz. Bunların hepsi nomofobiye yol açabiliyor. Yalnızlık arttıkça, nomofobi olasılığı artıyor. Araştırmalar, bir insanın özgüvenin düşük olmasının nomofobiye sebep olduğunu söylüyor. Kendini gerçek ortamda yüz yüze ifade edememe, çekingenlik bunların hepsi nomofobiye sebep olabiliyor. Ama en çok dikkat etmemiz gereken şey ise telefon üzerinden her şeye ulaşabiliyoruz. Bu aslında güzel bir şey ama aslında bir yandan da bazı sıkıntıları doğurabiliyor. Telefon üzerinden konuşuyoruz, telefon üzerinden sosyal medyada bir şeyler paylaşıp bir şeyleri görüyoruz. Haberleri oradan takip ediyoruz kısaca bilgiye oradan ulaşıyoruz. Ve telefonun içinde barındırdığı şeyler arttıkça, haliyle buna bağımlı olma olasılığımız da artıyor. Güzel bir söz vardır; 'Bir ürün bedavaysa aslında orada satılan ürün sizsinizdir' Kullandığımız sosyal medya mecralarının hepsi bedava ve aslında orada biz satılıyoruz. Bedava kullandığımız bir hizmet için aslında bakarsak binlerce mühendis, binlerce insan bu büyük teknoloji için çalışıyor. Aslında orada ürün biziz. Hepimiz bazen bunu fark ediyoruz. İnternette bir ürün, bir şey arıyoruz ve sonrasında sürekli bu ürün önümüze düşmeye başlıyor."</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“TELEFONUN DİĞER CİHAZLARA GÖRE KÜÇÜK OLMASI BAĞIMLILIĞI ARTTIRIYOR”</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">Telefonun televizyon ve bilgisayara göre daha küçük olduğunu ve bu nedenle bağımlılığının daha da arttırdığını belirten Tatar, şunları söyledi:</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">"Televizyon ve bilgisayar bağımlılığı da var ancak telefon bağımlılığı çok daha elverişli bir şey. Bu durum büyük yaş gruplarında da daha büyük bağımlılıklara neden olabiliyor. Çünkü telefon sürekli elimizdedir. Seyahat ederken, televizyon izlerken. Çok büyük yaş gruplarında bilgisayar bağımlılığını pek görmeyiz, ama telefon bağımlılığını görürüz. Neden, çünkü telefon kişinin sürekli elindedir."</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“BİR NEDEN YOKKEN SIK SIK TELEFONU ELİNE ALMAK NOMOFOBİNİN BELİRTİSİ”</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">Nomofobinin belirtilerinden de bahseden Psikolog, konuşmasına şöyle devam etti:</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">"Kişi nomofobi olup olmadığına dair; ilk olarak sabah kalkar kalkmaz telefonlarına bakıyor mu, gece yatarken telefonları yanlarında mı, yastığın altında mı yastığın yanında mı, en azından hemen ulaşılabilecek bir yere mi koyuyorlar? Bunlara bakmaları lazım. Bunu söyleyince insanlar, 'Ama sabah telefonun alarmıyla kalkıyorum o yüzden telefon ulaşılabilir olmak zorunda' diyor. Ama aslında telefon ulaşılabilir olmak zorunda değil. Bir tane alarmlı saat alıp bu sorunu çözebiliriz. Bunun dışında yeni tanıştığımız kişilerle sosyalleşmek yerine, onlara kendimizden bahsedip konuşmak yerine, yeni girdiğiniz bir ortamda hemen kapanıp telefona sarılıyoruz. Bunlara ayriyeten sevdiğiniz yanınızdayken sürekli telefona bakmak ya da çok yakınınızla aynı evin içerisinde olduğunuz kişilere mesaj atmakta nomofobinin bir belirtisidir. Sürekli şarj aleti arama, şarj aletinin yanınızda olmasını isteme yine nomofobinin belirtilerindendir. Onun dışında hiçbir amaç yokken, sık sık eline telefonu alıp, mesajları kontrol etme, sosyal medya hesaplarına bakma, yeni bildirim var mı veya yeni bir şey olmuş mu buna bakma nomofobide en sık rastladığımız belirtilerden biridir."</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“BANYOYA VE TUVALETE TELEFONLA GİTMEK NOMOFOBİ BELİRTİSİ OLABİLİR”</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">Sosyal medyada alınan beğeniler üzerinden kendini iyi ya da kötü hissetme durumunun da nomofobinin belirtilerinden biri olduğunu vurgulayan Tatar, "Banyoya giderken, tuvalete giderken telefonunuzu yanınıza alıyor musunuz? Orada onunla zaman geçiriyor musunuz? Gece yatarken telefonunuzun interneti açık kalıyor mu? Bunlar da önemli bir şey. Çünkü normalde gece uyumamız gerekir, internetin açık olmasının bize hiçbir faydası yok. Ama insanların birçoğu telefonunun internetini açık bırakıyor. Telefon görüş alanınızın dışına çıktığında kaygılanıyor musunuz? Bu durumu seanslarda bazen görüyoruz. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklardan telefonlarını dışarıda bırakmalarını istediğimizde gerilmeye başlarlar. Aslında telefonun nerede olduğunu biliyor, ama kendini o an sıkıntılı ve gergin hissetmeye başlıyor. Bu ve bunun gibi şeyler belirtilerdir. İnsanlar da bunlardan ne kadar bende var diye düşünebilirler."</span></div>
<div>
<span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“KİŞİ NOMOFOBİYE YAKALANDIĞINI KABUL ETMEZ”</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi nomofobide de kişinin telefona bağımlı olduğunu kabul etmediğini belirten Psikolog, şöyle konuştu:</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">"Çoğunlukla diğer alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı gibi bağımlılıklarda da hepsinde benzer bir tablo izlenir. Hasta bağımlılığını kabul etmez. Çevresindekiler hastanın telefonla çok vakit geçirdiğini ve buna bağımlı olduğunu söylerler. İlk önce bunu kabullenmek çok önemlidir o yüzden de bu belirtileri dinleyen herkes çevresinde yaşayan bazı insanların böyle olduğunu düşünecektir. Ama kendisinde de var mı, önce bir bakması lazım. Çünkü kendisi kabul etmediği sürece herhangi bir destek alması, ya da yol katetmesi mümkün değildir."</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background: 0px 0px rgb(248, 248, 248); border: 0px; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 700; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">“İŞİ GEREĞİ TELEFON KULLANANLARDA RİSK DAHA YÜKSEK”</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">Meslekleri gereği kişilerin telefon kullanma zorunluluklarının bu kategoriye girmediğini de belirten Tatar, şunları söyledi:</span><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><br style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;" /><span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;">"Günümüzde hepimiz telefon kullanıyoruz, ancak kurduğumuz ilişkinin amacı, sonucu nedir? Biraz buna bakmamız gerekiyor. Yani herhangi bir zamanda bir görüşmeyi ya da randevuyu planlarken bazen bilgi edinmek için telefonu hepimiz kullanıyoruz. Ama burada sıkıntı, telefonla kurduğumuz ilişki, artık sağlıklı olmaktan çıkmış mı? Bir bakmamız gerekiyor. Telefon sanki bizim elimizdeki bir alet değil de biz onun elindeki bir alet mi olmaya başlamışız gibi bir düşünmemiz gerekiyor. Başka şeylerin yerine eğlence olarak da daha çok telefonu mu tercih ediyoruz, bunlara bakmamız gerekiyor. Bazı meslek gruplarından kişiler, telefonlarını normal şartlara göre daha yoğun kullanabiliyor. Bu normal bir şey, burada bir amaca hizmet ediliyor. Ama onların da telefon bağımlılığı olma olasılığı da aslında biraz yüksek. Çünkü telefon, bu kişilerin sürekli ellerinde. Yani bir kişi işinden ötürü telefon konuşması yaptıktan 10 dakika sonra tekrar telefon görüşmesi yapana kadar telefonu ellerinden düşürmüyor. Bu da normal insanlara göre telefon bağımlılığı olma riskini daha da yükseltiyor. Nomofobi hastalığı gelişmiş ülkeler için yüzde 60, gelişmekte olan ülkeler ise bu oran yüzde 30-40 civarında. Türkiye aslında şu anda biraz arada bir yerde. Çok küçük yaşlarda çocuklara telefon alınıyor. Telefonu olmaması gereken çocukların son birkaç yıldır ellerinde telefon görülüyor. Gittikçe akıllı telefon sahibi olma yaşı da düşecek. Ve düştükçe bunu kontrol etme olasılığımız daha da azalacak. Yani 30 yaşında bir insanın kendini kontrol etme becerisi ile 10 yaşındaki çocuğun aynı olmadığı için muhtemelen önümüzdeki birkaç yıl içinde hastalığın oranı daha da artacak."</span></div>
<div>
<span style="background-color: #f8f8f8; color: #333333; font-family: "Titillium Web", sans-serif; font-size: 15px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #333333; font-family: Titillium Web, sans-serif;"><span style="background-color: #f8f8f8; font-size: 15px;"><a href="https://www.ntv.com.tr/saglik/cep-telefonu-bagimliligi-nomofobi-yuzunden-mutlu-degiliz,kqwLY6Ewjkuj_yBf8vP6uA" target="_blank">KAYNAK</a></span></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-15252212860109730362018-11-21T00:25:00.004-08:002018-11-21T00:25:44.951-08:00Stresi azaltan yiyecekler listesi<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Günümüz koşullarına uyum sağlayabilmek adına yaşanılan stres, insanlar için başlı başına bir sorun kaynağıdır. Stres, kişiyi farkında olmadan sağlıksız beslenmeye itebilir.</strong></h3>
<div>
<span style="box-sizing: border-box;"><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 26px; margin: 0px 0px 26px; overflow-wrap: break-word;">
<span style="font-weight: 400;">Yapılan araştırmalara göre; insanlar stres altındayken daha fazla kahve içme, öğün atlama,</span><b> </b>pratik besinlere (fast food vb.) yönelme, su içmeyi ihmal etme, alkol veya tatlı tüketimini arttırma gibi yanlış beslenme davranışlarına yönelebilirler. Diyette yapılacak düzenlemelerle stresi en aza indirmek mümkün olabilmektedir. Peki, bu besinler hangileri?</div>
<strong style="box-sizing: border-box; font-weight: bold;"><h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Tam tahıllar</strong></h3>
</strong><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; display: inline !important; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Stres faktörlerinden bir tanesi magnezyum eksikliğidir. Tam tahıllı besinlerde bol miktarda magnezyum bulunur. Ayrıca karbonhidratlar beyinde serotonin hormonu salgılanmasını sağlayarak ruh halini iyileştirebilir. Tam tahıllı besinlerin sindirimi daha uzun sürdüğünden açlık hissini azaltır ve uzun süreli tokluk sağlar. Bu yüzden beslenmenizde tüketeceğiniz beyaz ekmeğin yerine tam tahıllı ekmek tercih edilmelidir.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Muz</strong></h3>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Muz, serotinin üretiminde gerekli maddeleri içerdiğinden stresi azaltarak ruh halini olumlu etkiler.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Avokado</strong></h3>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Muzda olduğu gibi yüksek oranda içerdiği potasyum minerali ile kan basıncını ayarlayarak stresi azaltır. Ayrıca içerdiği doymamış yağlar ile kalbi koruma özelliğine de sahiptir.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Balık</strong></h3>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400;">Yüksek omega 3 içeriğiyle adrenalin ve kortizol hormonlarını düzenleyerek stres seviyesinin azalmasına yardımcı olur.</span></strong></div>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400;"><br /></span></strong></div>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Badem ve Fındık</strong></h3>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Çinko, B ve E vitaminleri ve magnezyum içerikleriyle strese karşı yatıştırıcı özellik gösterirler.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Süt ve Yoğurt</strong></h3>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Kalsiyum, ruhsal dalgalanmaları azaltmakla birlikte anksiyete, huzursuzluk ve premenstrüel sendromun etkilerini de azaltır.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Yaban mersini</strong></h3>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Antioksidan ve C vitamininden zengin olan yaban mersini stresi azaltarak ruh halini düzeltir.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Turunçgiller, maydanoz ve yeşil biber</strong></h3>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
C vitamini içerikleriyle adrenalin seviyesini arttırarak stresi azaltmaktadırlar. Ayrıca yeterli miktarda C vitamini alınması stres hormonu olan kortizolün normalizasyonunu sağlamaktadır. Bilinenin aksine yeşil biber, portakal ve mandalinaya kıyasla daha yüksek C vitaminine sahiptir.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Bitki çayları</strong></h3>
<div>
<strong style="box-sizing: border-box;"><h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Melisa</strong></h3>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Stresi azaltarak uykusuzluğa iyi gelmektedir ayrıca vücuttaki radyasyonu azaltarak çevresel hasarı en aza indirmektedir.</div>
<h3 style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgba(76, 55, 21, 0.87); font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 22px; font-weight: 400; line-height: 30px; margin: 27px 0px 17px;">
<strong style="box-sizing: border-box;">Papatya, adaçayı ve yasemin</strong></h3>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Uykusuzluk ve yorgunluğa iyi gelerek stresi minimuma indirir.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
Fazla kalori alımının kilo alımına neden olduğu, fazla kilonun da vücutta strese yol açtığı unutulmamalıdır. Bu nedenle porsiyon kontrolüne dikkat edilmelidir.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
<a href="https://indigodergisi.com/2018/11/stresi-azaltan-yiyecekler-listesi/" target="_blank">KAYNAK</a></div>
</strong></div>
</strong></div>
</strong></div>
</strong></div>
</strong></div>
</strong></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #222222; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 15px; font-weight: 400; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; overflow-wrap: break-word;">
<br /></div>
<div style="font-weight: bold;">
<strong style="box-sizing: border-box;"><br /></strong></div>
</span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-85474181050094115042017-06-22T04:32:00.002-07:002017-06-22T04:32:27.162-07:00Bağımlılıkla savaşta aile soğukkanlı olmalı!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.akasyam.com/files/uploads/news/default/bagimlilikla-savasta-903092a53d7f185f8060.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://www.akasyam.com/files/uploads/news/default/bagimlilikla-savasta-903092a53d7f185f8060.jpg" data-original-height="333" data-original-width="800" height="133" width="320" /></a></div>
<h2 itemprop="description" style="background-color: white; font-family: "Roboto Condensed", sans-serif;">
Uyuşturucu madde tuzağına düşen gençlerin görüntüleri toplumu tedirgin ediyor. Çocuğunun madde kullandığını öğrenen ailelerde öfke, utanç, suçluluk, kızgınlık ve kaygı gibi birçok duygu bir arada yaşanıyor. Uzmanlar yaşanan bu duyguların bağımlılık tedavisi sürecinde çoğu zaman bozucu etki oluşturduğuna dikkat çekiyor. Bu sebeple ailelerin öncelikle soğukkanlı davranmaları gerekiyor!</h2>
<article style="background-color: white; font-family: "Roboto Condensed", sans-serif;"><div itemprop="articleBody">
<div class="haberDetayVideo">
</div>
<div class="haberDetayGaleri">
</div>
<span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif; font-size: 16px;">Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gül Eryılmaz,<strong> madde bağımlılığı</strong> ile mücadelede ailelerin tutumlarının önemine işaret etti.</span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">Tedavi kısmında ailelerin sıklıkla sorduğu sorunun “Yakınıma nasıl davranmalıyım?" olduğunu belirten Doç. Dr. Gül Eryılmaz, bu soruyu iki dönem için ayrı cevaplandırmak gerektiğini söyledi.</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">Doç.Dr. Gül Eryılmaz, şöyle konuştu:</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><strong>1-Kullanımı ilk öğrendiğim zaman yakınıma nasıl davranmalıyım?</strong></span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">“Aileler yakınlarının madde ya da alkol kullanımlarını öğrendiklerinde, ‘Bunu bize nasıl yapar, biz nerede hata yaptık, mutlaka bir yanlışlık olmalı, o bunu yapacak biri değil ya biri duyarsa herkese rezil oluruz’ gibi düşünebilirler. Bu düşünceler ailelerin öfke, suçluluk, kaygı, utanç gibi yoğun ve zor duygular yaşamasına sebep olur. Bu duygular son derece doğaldır ve duyguların yaşanması kontrol edilemez.</span></span><br />
<strong style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif; font-size: 16px;">Soğukkanlı olunmalı</strong><br />
<span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif; font-size: 16px;">Bağımlılık sürecinde ailelerin yaşadıkları yoğun duyguların yakınlarına karşı davranışlarını etkilemesi tedavide çoğu zaman bozucu etki yaratmaktadır. Bu sebeple ailelerin öncelikle bu tür öfke, suçluluk, utanç ve kaygı gibi duygularını davranışlarına yansıtmadan soğukkanlı davranmaları gerekmektedir.”</span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><strong>Net kurallar konulmalı, yaptırımlar uygulanmalı</strong></span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">Ailelerin soğukkanlı ve net tutumlarının, madde kullanan kişide, kullanımının onaylanmadığı ve devamı durumunda sorunlar yaşayacağı düşüncesi yaratarak madde kullanımını bırakma kararı almasına yardımcı olacağını ifade eden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bunun için ailelerin, kişiyle sık sık tartışmalar yaşamak yerine net kurallar belirleyip bu kurallara uyulmaması durumunda önceden belirlenmiş yaptırımları uygulamaları gerekir. Kişi kullanımına bağlı bir sorun yaşamadığı taktirde kullandığı maddeyi bırakmak istemeyecektir” dedi.</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><strong>Sonuçları gizlemeye çalışmayın</strong></span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">Doç. Dr. Gül Eryılmaz, "Ya çevre duyar da yakınım rezil olursa" diye kullanıma bağlı olumsuz sonuçları gizlemeye çalışmanın durumu daha kötü bir hale sokacağını ifade ederek “Madde kullanan kişi adına okul devamsızlığını çözen, işe gitmeyen yakını için patronunu arayıp bahaneler söyleyen, faturaları ödenmezse elektriksiz kalır deyip faturalarını ödeyen, işe gitmediği için harçlık veren aileler aslında farkında olmadan yakınlarının kullanımlarının sürmesine sebep olmaktadır. Bu davranışları olan ailelere sıklıkla söylediğimiz, ihtiyaç olmadan değişim olmadığıdır. Eğer kişi, kullanımıyla ilgili sorun yaşamazsa asla bırakma ihtiyacı hissetmeyecektir” uyarısında bulundu.</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><strong>2- Yakınım maddeyi bıraktı, şimdi nasıl davranmalıyım?</strong></span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">Bağımlılığın tekrarlayan bir hastalık olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gül Eryılmaz, kişinin maddeyi bırakmasının ardından ailenin bu konudaki desteğinin önemli olduğunu söyledi.</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">Eryılmaz, şunları ifade etti:</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">“Kişi kullanımı bıraktıktan sonra bir çok sebeple tekrar kullanıma başlayabilir. Tekrar başlamayı etkileyen tek faktör kişinin motivasyonudur. Motivasyon sabit değildir. Zaman içerisinde azalıp artabilir. Bırakma motivasyonu yüksek bir kişi maddeyi bırakır ancak geçen zaman içerisinde alkol/maddesiz hayatta zorlandığını düşünmesi, ilişkilerinde sorunlar yaşaması gibi birçok sebeple motivasyonu azalabilir ve tekrar kullanıma başlayabilir. Bu yüzden bırakma sürecinde ailenin yaklaşımı ve kişiyle ilişkilerinin kalitesi bu motivasyonu yüksek tutmaya yardımcı olacaktır. Aileler en çok bu dönemde zorlanırlar. Bir çok aile kullanımı bırakan yakınlarının artık tekrar kullanmayacağını, <strong>alkol ve madde kullanma</strong> düşüncesinin tamamen sonlandığını, bir daha böyle bir düşüncenin olmayacağını düşünür. Ancak ne yazık ki bu büyük bir yanılgıdır. Ailere bu dönemde sıklıkla vurguladığımız, ne söylediğinizin değil nasıl söylediğinizin önemli olduğudur.”</span></span><br />
<strong style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif; font-size: 16px;">Ailelerin en çok zorlandığı durumlar</strong><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">Doç. Dr. Gül Eryılmaz, ailelerin bu dönemde baş etmekte en çok zorlandığı durumları ana başlıklarıyla şöyle sıraladı:</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;">“<strong>Uzun bir aradan sonra yakınının madde / alkol kullanımı olduğunu gören aile:</strong> Bu durumda aileler yoğun bir hayal kırıklığı ve öfke yaşarlar. Bütün tedavinin bittiğini, artık başa döndüklerini düşünürler. Bu düşünce ve duygularını yakınlarına aktardıklarında, çoğu zaman bu konuşma tartışmayla bitmektedir. Böyle bir durumda yakınlarıyla tartışmak yerine onları anlamaya çalışmalarını öneriyoruz. Uzun bir dönem kullanımı olmadığı için öncelikle yakınını tebrik etmek ve sonrasında ne oldu da tekrar kullanıma ihtiyaç duyduğunu sormak daha yapıcı bir çözüm olacaktır.</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><strong>Madde/alkol kullanımından şüphelenen aile:</strong> Birçok aile yakınlarının alkol/maddeyi bıraktıktan sonra her an kullanımın tekrar olacağını düşünerek kaygılanır. Kaygı normaldir ancak bu şüphelerini emin bir şekilde yargılayıcı ya da suçlayıcı bir ifadeyle belirtmeleri çoğu zaman yakınlarıyla tartışmalara sebep olmaktadır. Çoğu zaman bu tartışmalar sonrası kişi, kendisine güvenilmediğini düşünerek tekrar kullanıma dönmeyi düşünebilir. Eğer aileler yakınlarının madde kullanımından şüpheleniyorsa bu kaygılarını yargılamadan, suçlamadan ben diliyle anlatmaları daha uygun olacaktır.</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><strong>İstekleri olmazsa tekrar madde /alkol kullanacağıyla ilgili tehdit edilen aile:</strong> Aileler, yakınlarının sık sık kendilerini madde /alkol kullanımıyla ilgili tehdit ettiğini düşünüyorsa bu durumda iki noktaya dikkat etmek gerekir: Kişi kullanım yönünde aileyi tehdit ediyorsa bu durumda kişinin bırakma motivasyonunun tam olmadığı düşünülebilir. Bu yüzden olası bir kullanım, ailenin o bahsedilen davranışı yapmamasından değil, kişinin motivasyonunun zaten azalmış olmasından kaynaklanır. İkinci bir nokta, bu durumun yaşanması ailenin, kişinin kendisinden daha çok kullanımı önemsemekte olduğunu gösterir. Bu da kişinin bırakmanın sorumluluğunu alamamasına ve bir süre sonra tekrar kullanmasına sebep olabilir. Böyle bir durumda ailenin tehtidlere soğukkanlılıkla cevap vermesi, kişinin isteklerini uygun bir dille reddetmesi ve kullanım kararının kendisine ait olduğunu vurgulaması önerilir.</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><strong>Tedavisini/ilaçlarını bırakmak isteyen, özel günümde içmek istiyorum diyen yakını olan aile:</strong> Son olarak ailelerin sıklıkla yaşadığı bir başka konu da yakınlarının ilaç kullanımlarını, doktor görüşmelerini bitirmek istediğini söylemesi ya da doğum günü, düğün, yılbaşı gibi özel günlerde kullanım talep etmeleridir. Bu durumlarda ailelerin kaygıları artmaktadır. Ve yakınlarına kendi sorumluluğunda olmayan cevaplar ve sözler vermektedirler. “Bir kere kullan bir daha kullanmak yok ama" diyen aile de "Hayır asla kullanamazsın" diyen aile de yanlış yapmaktadır. Bu sorulara cevap vermek kullanımı olan kişiyle gereksiz tartışmalara girmeye ve ilişkilerini bozmalarına sebep olur. Kişinin bıraktıktan sonra tekrar kullanımının olup olmayacağı, ilaçlarını ne kadar kullanacağı ya da tedavinin ne kadar süreceğinin kararı tedavi ekibinin vereceği kararlardır. Ailelerin bu konularda yorum yapması kişinin tedavisini ve bırakma sürecini olumsuz etkilemektedir. Böyle bir durumda ailelerin net bir tavırla bu konuda yorum yapma haklarının olmadığını söyleyerek bu soruyu tedavi ekibine sormasını istemek en uygun yaklaşımdır.”</span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><a href="http://www.akasyam.com/bagimlilikla-savasta-aile-sogukkanli-olmali-153234/" target="_blank"><br /></a></span></span>
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: tahoma, geneva, sans-serif;"><a href="http://www.akasyam.com/bagimlilikla-savasta-aile-sogukkanli-olmali-153234/" target="_blank">KAYNAK</a></span></span></div>
</article>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-36664328211979200562017-06-22T04:28:00.003-07:002017-06-22T04:28:56.426-07:00Sınırlar ve İç İçe Geçme Üzerine<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Temas, kişi ve çevre arasındaki sınırda kurulur. Sınırın olmaması ise iç içe geçme durumudur. Perls (1973, akt: Daş, 2014), iç içe geçmeyi hücreler üzerinden örnek vererek açıklamıştır. Hücrelerimizin hepsi zarla birbirlerinden ayrı bulunur ve bu zar sayesinde neyi içlerine kabul edecekleri ve neyi reddedecekleri belirlenir. Eğer hücrelerimiz iç içe geçmiş olsalardı diğer bir deyişle aralarındaki sınırlar kalkmış olsaydı hiçbiri kendi işlevlerini gerçekleştiremeyeceklerdi. Bu örnekten yola çıkarak birey için de iç içe geçme durumunun olması ve sınırların ortadan kalkması teması ve dolayısıyla bütünleşmeyi ve gelişmeyi engeller diyebiliriz.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
İç içe geçme bir yemek ile, iş ile, ev ile, anne ve bebek arasında, dernek ve kulüpler ile, toplumla ve bir başka kişiyle yaşanabilir. Evleriyle iç içe geçen kişiler, evleri dağınıkken kendileri de dağınıkmış gibi hissederler. İşleriyle iç içe geçen kişiler, uzun saatler çalışabilir ve her şey yolunda gittiğinde kendilerini iyi hissedebilirler. Toplumla iç içe geçen kişi; kendisini duruma göre şekillendirir, bu da benlik kaybına sebep olur. Ait olduğu topluluğa söylenen bir sözü ona söylenmiş gibi algılar, kendisi ile topluluk arasına sınırlar koyamaz. Buna fanatik taraftarlar örnek olarak verilebilir, maç esnasında kendi takımlarıyla iç içe geçtikleri için karşı takımın oyuncularının veya hakemin davranışlarını kendilerine karşı yapılıyormuş gibi algılayabilirler. İç içe geçilen kişi ise yakınlık ve aşırı duygusal bağlılık hissedilen ebeveynsel bir figürdür; partner, kardeş, en yakın arkadaş ve ebeveyn olabilir. Kişinin toplumla veya başka bir kişiyle iç içe geçmesi özerkliğinin ve bireyselliğinin gelişmediğini gösterir. Kişi bireyselleşme ya da sosyal açıdan gelişme yerine iç içe geçmeyi ve yapışmayı tercih etmiştir. Örneğin; annesiyle iç içe geçmiş birisi, her şeye onun yerine annesinin karar vermesini isteyebilir. Başka bir örnekle, en yakın arkadaşına her şeyini anlatır ve karşılığında onun da anlatmasını bekler. Bu kişiler, başkalarının desteği olmadan duygusal açıdan ayakta kalabileceklerine inanmazlar çünkü birlikteyken tek bir kişiymiş gibi hissederler. Tek bir kişiymiş gibi hissetmek kişinin kendi düşüncelerinin, duygularının, isteklerinin, ihtiyaçlarının ve bedeninin farkında olamamasına sebep olur. Gelişmemiş benliklerinden ötürü, kendi içlerinde bütünleşmiş hissedemedikleri için bir başkasıyla bütünleşme ihtiyacı duyarlar. Clarkson’a göre (1991, akt: Daş, 2014), iç içe geçme ihtiyacının temelinde sevilmeme, beğenilmeme ve terk edilme korkusu vardır ve bu korkularından dolayı kişi adeta ötekine yapışır. İç içe geçilen kişiye sınırlar koymak ise yanlış bir şeymiş gibi görülür, kişi kendini suçlu hisseder.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
İç içe geçmenin kökeninde; anne-babanın çocuğu birey olarak görmemeleri kendi uzantıları gibi algılamaları ve bu sebeple de çocuğun yerine kararlar vermeleri vardır. Çocuğun ayrışmasına ve bireyleşmesine izin vermezler (Perls, 1973; akt: Daş, 2014). Anne-babalar ancak çocuk onlarla iç içe geçtiğinde, onların istediği gibi davrandığında çocuğu onaylarlar ve desteklerler. Çocuğun onlardan farklı olan taraflarına, düşüncelerine ve isteklerine tahammül edemezler (Daş, 2014). Terapide amaç; danışanın ebeveyn figürüne benzeyen ve farklı olan taraflarını görmesini sağlamak, sınır koyabilme becerisini geliştirmek ve ayrışmanın gerçekleşmesine yardımcı olmaktır. Bireyin düşünceleri, görüşleri ve istekleri gibi ebeveyn figüründen farklı olan tarafları ve bir yandan da ebeveyn figürüne benzer tarafları ortaya çıkarılır. Ebeveyn figüründen farklı olduklarını hissettikleri geçmiş yaşantılar hatırlanır ve ebeveyn figürüne gerçek duygularını terapi odasında dile getirmeleri sağlanır, sınır koyma üzerine canlandırmalar yapılır. İç içe geçmiş/yapışık çocuk ile sağlıklı yetişkin arasında diyalog kurdurularak ayrışmanın gerçekleşmesi sağlanır (Young ve ark., 2013).</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Sağlıklı ilişkilerde belirli bir ritim vardır; yaklaşma, uzaklaşma, tekrar yaklaşma ve uzaklaşma şeklinde devam eder. Bu ritim içerisinde temas sağlandığı sürece kişiler arasında yaşanan iç içe geçme sağlıklıdır ve ihtiyaçlar karşılandığı için uzaklaşma yaşanır. Tekrar iç içe geçme de sağlıklı bir şekilde yaşanır çünkü korkulacak bir durum yoktur. Ancak kişi sürekli bir iç içe geçme durumunda kalırsa uzaklaşamadığı için tekrar yaklaşma ve bir araya gelmeyi deneyimleyemez. Temas engellenmiş olur ve temasın olmadığı yerde bütünleşme ve büyümeden bahsedilemez. Daş (2014), aşık olmanın iç içe geçme yaşantısı olduğundan bahsetmiş, erken dönemde anneyle yaşanan iç iç geçme ile yetişkin dönemde partnerle yaşanılan iç içe geçmenin benzerliğinin altını çizmiştir. Polster ve Polster (1974; akt: Daş, 2014) iç içe geçmenin yalnızca aşık olunan kişi ile değil sevgi ilişkisinde de ortaya çıkabileceğini ve kişiye aitlik ile güvende olma duygusunu yaşattığını belirtmişlerdir.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
İç içe geçmenin sağlıksız olduğu ilişkiler ise bireyselliğe, farklılıklara ve bu sayede ilişkinin zenginleşmesine izin vermeyen ilişkilerdir. Bu ilişkilerin sıkıcı ve monoton olması kaçınılmazdır çünkü temas engellenmiştir ve dolayısıyla heyecan ortadan kalkmıştır. Sonuç olarak; ilişkideki daha güçlü olan taraf ilişkiyi sonlandırır. İç içe geçme ihtiyacı olan kişiler, kendilerine güçlü partnerler seçerler ve kendilerini onların hayatının içine bırakırlar. Bu tür ilişkilerde yıldız olan partnerdir, iç içe geçen kişi ise onun yörüngesinde bir uydu olur. Güçlü partner ebeveynsel bir figürdür ve tanıdık olanı seçmek kişi için rahatlatıcıdır fakat şemalar tam da buradan beslenir. Terapinin bir başka amacı ise danışanın iç içe geçme ihtiyacını besleyen partner ve arkadaş seçimlerini fark etmesini sağlamak ve farklılaşmasına, kendini ifade etmesine ve temas içerisinde olmasına katkı sağlamaktır. Terapi süreci içerisinde birey kendi duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını fark edebilen ve onlara sahip çıkabilen ve tüm farklılıklarıyla birlikte sevilebileceğine, beğenilebileceğine, kabul edilebileceğine ve var olabileceğine inanan, kendine ve başkalarına farklılıklarından dolayı saygı duyabilen, kendi kendini destekleyebilen, özgür bir birey haline gelmektedir.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: right; vertical-align: baseline;">
Psk. Eda YILMAZ<br /><strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Klinik Psikolog Adayı</strong></div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<strong style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Yararlanılan Kaynaklar:</strong></div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Daş, C. (2014). <em style="border: 0px; font-family: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Bütünleşmek ve Büyümek Geştalt Terapi Yaklaşımı</em> (5.Baskı). Ankara: HYB.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Young, J.E., Klosko, J.S. & Weishaar, M.E. (2013). <em style="border: 0px; font-family: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Şema Terapi</em> (2. Baskı), (T.V. Soylu, Çev.) İstanbul: Litera.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #777777; font-family: "PT Sans", sans-serif; font-size: 13px; margin-bottom: 15px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<a href="http://selfpsikoloji.com/2017/06/21/sinirlar/" target="_blank">KAYNAK</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-72073215712341160412017-06-22T01:18:00.003-07:002017-06-22T01:18:23.966-07:00Psikologların Hayata Bakış Açısı <span style="background-color: white; color: #444444; font-family: "Open Sans", serif; font-size: 16px;">Psikologların insanların davranışlarını ve zihinsel süreçlerini ele alan insanlardır. Peki psikologların hayata bakış açısı nedir? Bizim gibi mi bakarlar, acaba nasıl bakarlar? Ülkemizde Psikologlar, belli bir teorik eğitim aldıktan sonra uygulamalı olarak çalışmaya başlıyorlar. Çalıştıkları alanla ilgili ekstra eğitimler alabiliyorlar. Çeşitli seminerler, konferanslar, sempozyumlar, kongreler ve günlere katılım sağlarlar. Bol bol kitap okurlar. Kitaplar bakış açımızı genişletir. İnsan kompleks bir varlıktır. Dolayısıyla psikolog her zaman gelişim içerisinde olmalıdır. Güncel gelişmeleri takip etmelidir. Tabii ki psikologların da kendilerine ait özellikleri vardır. Sonuçta bu bir meslektir. Ama genel olarak her mesleğin bir gereği vardır. Örneğin eğer terapi veriyorsa en azından terapi sırasında gerektiği gibi hareket etmelidir. Yani görüşlere saygılı olmayan, karşısındakiyle empati kuramayan bir psikolog düşünülemez. Bunlardan yola çıkarak psikologların hayata bakış açıları için neler söyleyebiliriz? Her yönden düşünmeye çalışırlar. Aldıkları eğitimlerle, gördükleri danışanlarla ve kendilerini geliştirmekle bunu gerçekleştirmeye çalışırlar. Objektif yani tarafsız olmaya çalışırlar. Örneğin iki çift psikologa gittiklerinde psikolog, her ikisine eşit seviyede yaklaşır. Onları değerlendirirken taraf tutarak bakmaz. Çözüm odaklı karşıdaki çiftin farkındalığını arttıracak girişimde bulunur. Dolayısıyla bakış açıları geniştir. Bireysel ve toplumsal bir olay karşısında analiz yapabilirler. Olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkisini çözmeye çalışırlar. Psikolojik rahatsızlığınız var ve bunu hangi kavramla ifade edeceğinizi bilmeyebilirsiniz ama psikologlar aldıkları eğitimler ve gördükleri danışanlar sonucunda bunların ne olduklarını, semptomlarını bilirler. Psikolog, bir davranış hakkında çok tecrübesi ve birikimi yoksa kesin bir sonuca varmaz. Yani siz psikoloğa gittiniz ve size, siz kesin şu’sunuz demez. Elde yeteri kadar veri olmalıdır. Test, görüşme, analiz vs. Felsefi bakış açıları olan insanlardır. Toplumun veya bireyle ilgili bazı konulara, sorunlara farklı açıdan bakarlar. Sorunun köküne inmeye çalışırlar. Siz ona bir şeyler anlattığınızda daha çok anlatasınız gelebilir . Filmleri psikolojik açıdan yorumlayabilirler. Son olarak psikologlar hayata “sevgi” ile yaklaşırlar. Bu listeye uzatabiliriz ama genel olarak söyleyebileceğimiz bunlardır. Psikologların hayata bakış açıları göründüğü gibi farklıdır çünkü çeşitli eğitimler, görüşmeler vs. sonucunda doğal olarak bu gelişir. Zaten düşünsenize insanın davranışları üzerinde çalışıyorsunuz, bu çok zor bir şey olsa gerek. Sevgiyle kalın </span><br style="background-color: #eaeaea; color: #444444; font-family: "Open Sans", serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eaeaea; color: #444444; font-family: "Open Sans", serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: white; color: #444444; font-family: Open Sans, serif;"><a href="https://www.psikolojidenoku.com/psikologlarin-hayata-bakis-acisi/" target="_blank">KAYNAK</a></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-84375985581391541572017-06-22T01:13:00.002-07:002017-06-22T01:13:17.599-07:00İnsan Psikolojisinin Derinliklerine İnen 8 İlgi Çekici TED Konuşması<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
İnsan, garip düşüncelere dalabilen, bazen tuhaf hareketleriyle hatalarıyla özel kılınan bir varlık. Düşünce sistemimiz, psikolojimiz farklılık gösterirken, iç yapımızın karmaşıklığı bir yandan bizleri büyüleyici de kılabiliyor.</div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Psikolojimizi etkileyen en büyük şeylerden biri kuşkusuz çevremizdeki insanların iç dünyamıza etkileri. Bunun yanında hafızamız ve kendimizi tanıtma isteğimiz bizleri farkında olmadığımız bir maratonun içine sokuveriyor. Tüm bunlara çözüm kaynağı olarak en havalı ve eğlenceli psikolojik TED konuşmalarını sizler için derledik.</div>
<h5 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 16px; font-stretch: normal; line-height: 20px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
Not – Videoları Türkçe altyazılı izlemek için sağ alt köşedeki altyazı butonuna basmanız yeterli.</h5>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
1. Birbirimizin zihinlerini nasıl okuyoruz? Beyin nasıl ahlaki kararlar verir?- Rebecca Saxe</h2>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/GOCUH7TxHRI/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/GOCUH7TxHRI?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Sinirbilimi profesörü Saxe’ye göre insanların zihinlerini okumak için tarot kartlarına veya ESP’ye ihtiyacımız yok. Faydalı olarak işleyen bir sağ temporo-parietal kavşak kısmımızın iyi işler çıkarabileceğini söylüyor. Saxe, konuşmasında, bu beyin bölgesinin insanların diğer insanların duygularını, düşüncelerini ve motivasyonlarını caydırıcı bir şekilde iyi almasını nasıl sağladığını açıklıyor.</div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
2. Deneyim ve Hafıza arasındaki bilmece- Daniel Kahneman</h2>
</div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/XgRlrBl-7Yg/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/XgRlrBl-7Yg?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Nobel ödüllü Daniel Kahneman, hafıza ve deneyimleri bir arada tutmanın ikisinin de aynı derecede maksimize edilmesinin faydalarına değiniyor.</div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
3. Seçim Paradoksu – Barry Schwartz</h2>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/VO6XEQIsCoM/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/VO6XEQIsCoM?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Batı toplumlarının temel inançlarından birini hedef alıyor: seçme özgürlüğü.</div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
4. Dan Ariely soruyor, kararlarımız kendi kontrolümüzde mi?</h2>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/9X68dm92HVI/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/9X68dm92HVI?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Davranışsal ekonomist Dan Ariely klasik görsel yanılsamalar ve beklenmedik (bazen de şok edici) araştırma bulgularıyla kararlarımızda pek de düşündüğümüz kadar akılcı olmadığımızı gözler önüne seriyor.</div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
5. Dan Ariely: Yaptığımız işte bize kendimizi iyi hissettiren nedir?</h2>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/5aH2Ppjpcho/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/5aH2Ppjpcho?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Davranışsal ekonomist Dan Ariely bizim işimizde anlam hakkındaki beklenmedik ve ince farkları olan davranışlarımızı ortaya çikaran iki ufuk açıcı deney sunuyor… Bir soralım kendimize gerçekten kontrol bizde mi? Gerçekten bizde olduğunda iyi hisseder miyiz? Ya da ediyor muyuz?</div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
6. Mihaly Csikszentmihalyi: Akış üzerine</h2>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/fXIeFJCqsPs/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/fXIeFJCqsPs?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
‘Hayatı ne yaşanır kılar?’ diye soruyor. Konuşmasındaki en dikkat çekici kanıtlama ise paranın gerçekten de insanı mutlu edemeyeceği. En azından çoğu insanı…</div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
7. Brene Brown: Kırılganlığın gücü</h2>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/iCvmsMzlF7o/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/iCvmsMzlF7o?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<div style="background-color: white; border: 0px; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 15px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
Brene Brown insandaki yakınlık duygusu üzerinde çalışıyor – empati, ait olma, sevme yeteneklerimiz ve kendimizi tanıtma isteğimiz.</div>
<h2 style="background-color: white; border: 0px; color: #333333; font-family: Oswald, sans-serif; font-size: 28px; font-stretch: normal; font-weight: 500; line-height: 33.6px; margin: 10px 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; width: 620px;">
8. Philip Zimbardo: Sıradan insanlar nasıl canavara dönüşürler…veya kahramana dönüşürler</h2>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/OsFEV35tWsg/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/OsFEV35tWsg?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div>
<span style="background-color: white; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;">Philip Zimbardo sıradan insanların kolayca kötü adamlara dönüşüvereceklerini biliyor. Konuşmasında Ebu Garip davası ile ilgili izlenimlerini ve şimdiye kadar görülmemiş fotoğraflarla bizleri etkileme yöntemini iyi kullanarak şaşırtıyor.</span></div>
<div>
<span style="background-color: white; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: white; color: #444444; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px;"><a href="http://listelist.com/psikoloji-uzerine-ted-konusmasi/" target="_blank">KAYNAK</a></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-17781964563792012572017-06-22T01:05:00.001-07:002017-06-22T01:05:24.390-07:00Son karar adayın olmalı!<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px;">Psk. Dan. Ece Tözeniş, tercih dönemini sağlıklı ve doğru bir kararla bitirmek için bu dönemde adayların yoğun bir şekilde araştırma, okuma ve değerlendirme yapması gerektiğini söylüyor. Tözeniş tercih yapacak adaylara şu uyarılarda bulunuyor:</span><br />
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px;"><br /></span>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
<span style="box-sizing: border-box; font-family: pt_sansbold; margin: 0px; padding: 0px;">Doğru tercih için önce kendini tanı!</span><span style="box-sizing: border-box; font-family: pt_sansbold; margin: 0px; padding: 0px;"><br style="box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;" /></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
“Buna kendinizi tanıyarak başlayabilirsiniz. Meslek seçiminde kendini tanıma kişilik özelliklerinin, ilgilerinin, yeteneklerinin ve mesleki değerlerinin farkında olmaktan geçiyor. Kişilik özelliklerinize göre tercih edebileceğiniz meslekleri bulmak için Kariyer Testlerinden yararlanabilirsiniz. Bu testlerle kişilik özelliklerinizi ve bu özelliklere uygun olan meslekleri öğrenme şansına sahipsiniz. Bu test sonuçları tercihlerinizde kendinizle ilgili bir çerçeve oluşturmanızı sağlayacaktır. Hangi çalışma alanlarında ne gibi görevleri yerine getirebileceğinizi araştırarak yetenekleriniz belirleyebilir, günlük hayatınızdan da çıkarımlar yaparak nasıl ortamlarda neleri yapmaktan hoşlandığınızı değerlendirerek ilgilerinizi ve seçmeyi düşündüğünüz meslekten farklı olan beklentilerinizle de mesleki değerlerinizi tespit edebilirsiniz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
Bunlarla ilgili aile bireylerinizle, arkadaşlarınızla, öğretmenlerinizle bir değerlendirme yapabilirsiniz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
<span style="box-sizing: border-box; font-family: pt_sansbold; margin: 0px; padding: 0px;">Üniversiteni belirle!</span><span style="box-sizing: border-box; font-family: pt_sansbold; margin: 0px; padding: 0px;"><br style="box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;" /></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
Bunların sonrasında hayat boyu taşıyacağınız etiketi yani diplomayı alacağınız üniversiteyi seçmek gerekiyor. Üniversiteler tercih dönemi boyunca akademisyenleri, öğrencileri ve diğer çalışanları ile birlikte yanınızda olacak. Size sadece gidip aklınızdaki sorulara cevap bulmak düşüyor. Tercih etmeyi düşündüğünüz üniversiteleri araştırırken akademik kadrosunu, sağladığı olanakları, burs imkânlarını, uygulama alanları ve laboratuvarlarını, mezun öğrencilerinin nerelerde çalıştıklarını, ERASMUS ve yurtdışı bağlantılarını mutlaka araştırın. Eğer gidip görme imkânınız varsa üniversiteye giderek bunlarla ilgili birebir uzmanlardan bilgi alın. Gitme şansınız yoksa web sayfalarından detaylı araştırma yapabilirsiniz.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
<span style="box-sizing: border-box; font-family: pt_sansbold; margin: 0px; padding: 0px;">Son karar sizin olmalı!</span><span style="box-sizing: border-box; font-family: pt_sansbold; margin: 0px; padding: 0px;"><br style="box-sizing: border-box; margin: 0px; padding: 0px;" /></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
En son aşamada ise şunu unutmayın ki artık yetişkinliğe doğru adım atıyorsunuz bu nedenle tüm bu araştırmalar sonrasında meslek seçimi ile ilgili en son karar sizin kararınız olmalı. Şunu biliyoruz ki mutlu olmanın temeli sevdiğimiz işleri yapmaktan geçiyor.”</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: pt_sansregular; font-size: 16px; line-height: 24px; margin-bottom: 24px; padding: 0px;">
<a href="http://www.hurriyet.com.tr/uzmanlar-uyariyor-son-karar-adayin-olmali-40496973" target="_blank">KAYNAK</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-82173908368835231572017-06-22T00:31:00.002-07:002017-06-22T00:31:30.003-07:00Mükemmele ulaşma çabası bireyi ve sosyal çevresini zedeliyor.Psikolog Barış Gürkaş, "Kulağa ne kadar hoş gelen bir kelime "Mükemmeliyetçilik". Mükemmel olmak, kusursuz olmak, yapılan her şeyde onaylanmak, her şeyin en iyisini bilmek, en güzeline sahip olmak, kusursuz olmak için çabalamak. Birçok kişinin sahip olmak isteyeceği durumlardır bunlar ve insanlar bu durumlara sahip oldukları zaman mükemmeliyetçi olduklarını düşünüyorlar. Mükemmeliyetçiler, kendini ya da etrafındakileri sürekli eleştiren, hatasını kabul etmeyen, sürekli beğenilmeme ve sevilmeme kaygısı olan, ulaşılması neredeyse imkansız olan hedefler belirleyen ve bu hedefler gerçekleşmediği zaman da oldukça ciddi hayal kırıklığı ve bunun sonucunda da öfke problemli yaşayan kişilerdir. Bilimsel araştırmalar mükemmeliyetçiliğin, kişinin kendine odaklanması ve başkalarına odaklanması şeklinde iki boyutu olduğunu gösteriyor. Bazı kişiler yalnızca birini yaşayabildiği gibi her iki durumu da yüksek derecede yaşayanlar da vardır" dedi.<br />
Psikolog Gürkaş, mükemmeliyetçiliğin belirtilerini şöyle sıraladı:<br />
"Aşırı planlı ve düzenli olma, Karar vermede zorlanma, Hata yapma ve başarısızlık korkusu, Yeterince iyi olduğunu düşünmeme, Yapılan en ufak yanlışta kendini değersiz görme, Yapılan işlerdeki tatminsizlik, En iyisini yapma ve en mükemmeli olma çabası gibi belirtiler mükemmeliyetçiliğin nedenleri olarak gösterilebilir."<br />
Mükemmeliyetçiliğin sorun haline geldiği durumların ilk olarak iş hayatı olduğunu kaydeden Psikolog Gürkaş, "İş hayatında, kişi yine en iyisini yapmak için yaptıkları işe fazla odaklanıyorlar, ayrıntılara çok takıldıkları için enerjilerini çok harcıyorlar, çok fazla vakit kaybedebiliyorlar ve işlerini yetiştiremeyebiliyorlar. Bu davranışları yorgunluğa neden oluyor ve tükenmişlik sendromuna yol açabiliyor. Mükemmeliyetçiliğin boyutlarından biri olan, kişinin başkalarının siz mükemmel olursanız sizi sevecekleri ve değer verecekleri düşüncesi anksiyete, depresyon, aşırı kaygı ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi birçok psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Ayrıca kişi kendine aşırı derecede odaklandığında, bedeni ile ilgili mükemmel olma çabasına girebiliyor ve anoreksiya gibi yemek yeme sorunlarıyla karşılaşabiliyor" ifadelerini kaydetti.<br />
"Başarısızlıklarınıza değil, başarılarınıza odaklanın"<br />
Bireyin, en iyisine en mükemmeline ulaşmaya çalışırken gerçekdışı hayaller kurabildiğini ifade eden Psikolog Gürkaş, "Bu hayaller gerçekleşmediği zaman da kendine karşı çok acımasızca davranabiliyor. Çevresinden de aynı şekilde bir beklenti içine girebiliyor. Bu durum istediği gibi sonuçlanmayınca ilişkilere zedeleniyor ve yalnızlaşıyor. Gerçekleşmesi neredeyse imkansız gibi görünen hedefler belirlemek ilerleyen zamanlarda sizi mutsuz edecektir. Bu yüzden kendinizden aşırı beklentiler içinde olmayın. Yapabildiklerinize odaklanın ve hedeflerinizi ona göre belirleyin. Çalıştığınız ortamdaki iş yoğunluktan sıkılmamak ve aşırı stres yaşamamak için işlerinizi hafifletin. Unutmayın ki sizde hata yapabilirsiniz, mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Kendinize güvenin, kendinizi sevin ve hata yapmaktan korkmayın" açıklamalarında bulundu.<br />
<br />
<a href="http://www.merhabahaber.com/mukemmele-ulasma-cabasi-bireyi-ve-sosyal-cevresini-zedeliyor-1143731h.htm" target="_blank">KAYNAK </a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-46992608377926076082017-06-22T00:30:00.001-07:002017-06-22T00:30:17.235-07:00YAZ DEPRESYONU NEDİR? NEDENLERİ NELERDİR? <span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Mevsimsel duygu durum bozukluğu, her yıl sonbahar ve kış aylarında günlerin kısalmasıyla ortaya çıkan bir depresyon biçimidir. Genellikle ilkbahar ve yaz aylarında günlerin uzamaya başlamasıyla birlikte mevsimsel depresyonu olan bireylerin şikayetlerinde iyileşme görülür. Ancak bazen ilkbahar ve yaz mevsiminde oluşan bir tipi de bulunmaktadır.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Yaz depresyonu, kış depresyonuna göre ender görülmektedir. Görülme sıklığı %1 olan yaz depresyonunun nedenleri kesin olarak bilinmese de genetik faktörler, stresle bağlantılı faktörler, geçmişte yaşanan travmatik bir olayın neden olduğu depresif bir süreç, her yıl aynı dönemlerde tekrar hatırlanarak mevsimsel depresyona yol açabilir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, biyolojik etkiler (melatonin hormonunun az salgılanması gibi) ve psikolojik faktörler nedeniyle yaz mevsiminde de depresyon olacağını göstermektedir.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Kadınlarda erkeklere oranla mevsimsel duygu durum bozuklukları 4 kat fazla görülmektedir. Ayrıca klinikte en çok gözlemlediğimiz özellikle majör depresyonda olduğu gibi yaz depresyonunda da, kişilerin hastalığı geçici bir moral bozukluğu gibi görerek hafife almalarıdır.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Depresyon sürecini, kırık kolla salata yapmaya benzetebiliriz. Kişi hayat kalitesi düşmüş bir şekilde hayatına devam eder, fakat bu durum tedavi edilmediği takdirde kişinin hayatındaki işlevselliğini olumsuz etkileyen bir süreç haline dönüşür.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Döngüsel ve mevsimsel bir durum olan yaz depresyonu belirtilerin her yıl aynı dönemlerde başlayıp sona erdiği anlamına gelmektedir. Anksiyete (Endişe, kaygı) Uyku sorunları, insomnia (uykusuzluk) Aşırı hassasiyet, sinirlilik Ajitasyon Kilo kaybı İştahsızlık Yaz depresyonda kişi hayattan zevk alamamaya başlayabilir. Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü yaşar. Kişi eskiden mutlu olduğu şeylere ilgi duymaz. Yorgunluk, bitkinlik, enerji kaybı, motivasyon kaybı, cinsel isteksizlik, uyku bozukluğu, aşırı alınganlık, duygusallık, sabırsızlık, iştah kaybı, kilo verme ya da aşırı iştahla kilo alımı görülebilir. Bu durum içe kapanma, saldırganlık, yaşamı değersiz bulma ve intihar düşüncelerine kadar gidebilir.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><br />
<span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Biyolojik ritmin bozulması, uyanık kalma süresinin artmasından dolayı depresif duygulara yol açabilir. Ayrıca vücudumuzdaki serotonin seviyesindeki düşüş ve özellikle de melatonin hormonu dediğimiz uyku düzenini sağlayan hormonun dengesinin bozulması yaz depresyonunu tetikleyen sebepler arasında olabilmektedir.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><span style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;">Yukarıdaki sebeplerden dolayı yaz aylarında düzenli ve kaliteli uykuya dikkat edilmelidir. Mümkünse haftanın 4 günü 20 dakika tempolu yürüyüş yapmak vücuttaki endorfin seviyesini arttırdığı için önerilmektedir. Yaz aylarında sağlıklı ve düzenli beslenmek de oldukça önemlidir. Yaz depresyonunun tanı ve tedavisi için, ruh sağlığı uzmanının değerlendirilmesi önemlidir. Tedavi sürecinde psikoterapi ve ilaç tedavisi kullanılmaktadır.</span><br style="color: #333333; font-family: Arial; font-size: 16px; text-align: center;" /><a href="http://www.hurriyetaile.com/sizin-icin/psikoloji/yaz-depresyonu-nedir-nedenleri-nelerdir_24194.html" target="_blank"><br /></a><br />
<a href="http://www.hurriyetaile.com/sizin-icin/psikoloji/yaz-depresyonu-nedir-nedenleri-nelerdir_24194.html" target="_blank">KAYNAK</a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-69916262382588871152017-06-22T00:27:00.002-07:002017-06-22T00:27:19.557-07:00TBMM'nin Engelli Araştırma Raporunu yayımlıyoruz (2)<h2 class="excerpt" itemprop="description" style="background-color: white; border-bottom: 1px solid rgb(240, 240, 240); border-top: 1px solid rgb(240, 240, 240); box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px; line-height: 1.5; margin: 0px; padding: 10px 0px;">
Geçen hafta ilkini yayınladığımız Raporun 2.sini de bu yazımızda sizinle paylaşacağım. Hatırlatmak için raporumuzdan kısaca söz edelim.</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Bu rapor; </span><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">“TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu- Engelli Hakları İnceleme Raporu.”</strong><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;"> 24.Dönem 3. Yasama Yılı 2013. Başkan Ayhan Sefer Üstün ve 23 İmza ile yayımlanmıştır.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Bu araştırma raporu neden önemliydi? Çünkü tüm kurum ve kuruluşların eksikliğini ve çözüm önerilerini ortaya koyuyor ve öze eleştiri yapıyordu.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Bu yazımızda fiziksel sorunların tespiti ve çözüm önerilerinden söz eden bölümden alıntılar yapacağım. Bu bölüm yerel yönetimleri ve Yerel yönetimler dahil tüm kamu kurum ve kuruluşları için bilgilendirme ve danışmanlık yapma yasal zorunluluğu bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Yaşlı ve Engeli Hizmetleri Genel Müdürlüğünü yakinen ilgilendiriyor.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Şöyle diyor ilgili rapor; </span><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">”Komisyonumuz, ilgili tüm kurumlardan, hem yazılı bilgiler istemiş, hem de yerinde incelemeler yaparak durumun hangi aşamada olduğunu bizzat müşahede etmiştir. Görünen o ki; Fiziksel erişebilirlik konusunun yeterince çözümlenemediği görülmüştür. Kanunun gerekli eksikliklerin giderilmesi için düzenlemelerin yapılabilmesi için ön gördüğü 7 yıllık sürenin 7/7/2013 dolmasına, 1 yıl uzatılmasına rağmen geçen 8 yıllık süre içerisinde ne yazık ki istenen düzeyde bir değişim gerçekleşmemiştir. Bu konuda yaşanan sıkıntılar şunlardır;<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Bütçe sıkıntısı; Kurumlar gerekli tespitlerini yapmış olmalarına rağmen özellikle eski binaların dönüşümü çok maliyetli ve yetersiz olduğundan, yetersiz bütçe ile çalışmalar yarım kalmaktadır<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Fiziksel İmkansızlıklar; Özellikle İstanbul gibi tarihi şehirlerde yıkılması ya da tadil edilmesi mümkün olmayan çok eski binalar engelli erişimine uygun hale getirilmemektedir.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Belediyelerin özensiz çalışması; Mahalli idareler bu konuda ya geç adım atmakta ya da standartlara uygun olmayan düzenlemeleri ile maddi manevi ek külfet oluşturmaktadırlar.<br style="box-sizing: border-box;" /><br style="box-sizing: border-box;" />Farkındalık eksikliği; Mezkur kanun 5378 sayılı engelliler kanunu 2005 yılında yürürlüğe girmiş olmasına rağmen düzenleme çalışmaları çok geç başlatılmıştır. Bu ağır gidişata farkındalık eksikliğinin de öneli olduğu düşünülmektedir.”</strong><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">İlgili kanunun amir hükümlerine rağmen, Toplumda engellilik bilinci oluşturmak ve bu farkındalığın sürekliliğini saplayacak hiç bir gayret gösterememiştir, Yaşlı ve Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Bunun için yazılı, görsel ve işitsel medya kullanılabilir, okullar başta olmak üzere, uzaman personeli ile, hatta üniversitelerle işbirliği yapılarak konferanslar yapılarak gerçekleştirilebilirdi.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Devam ediyorum rapordan bilgilendirmeye. Yerel yönetimlerin, yollar, kaldırımlar, köprüler, üst geçitler, asansörler, insanların toplumsal hayatta doğrudan içinde bulundukları alanlar çok daha vahim durumdadır ve öncelikli olarak ele alınmalıdır. Bu konuda muhatap Genel müdürlükten danışmanlık hizmeti yapması sağlanmalıdır. Bu konu belediyeleri yakinen ilgilendiren bir durumdur elbette ama, belediyeler, engelli kişiler bir yana sağlıklı vatandaşlara dahi engel çıkaran üst yapı düzenlemelerinin olduğu bir gerçektir. Tarafımızdan yerinde gözlemlenen bu durumun giderilmesi ne yazık ki kısa vadede mümkün gözükmemektedir. Öte yandan belediyelerin, standartlara uygun olmayan erişebilirlik düzenlemeleri de maddi manevi maliyet oluşturmaktadır.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Kaldırımlara eklenen bir rampa kişinin tek başına hareketine imkan vermeyen bir eğime sahipse, rampanın orada bulunması anlamlı değildir. Yada görme engelliler için op yekun planlamadan yapılan kabartma arı çizgiler kişiyi başka bir engele götürüyorsa, uda hedeflenenin gerçekleşmediğini göstermektedir.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Çalışmalara, arzulanan özenin gösterilmesi de resmi müeyyidelerden ziyade bu konudaki duyarlılığın atması ile mümkün olacaktır. Zira ancak uygulayıcıların ehliyetli, vicdanlı, basiretli ve ferasetli olmaları ile dünyanın en kötü kanunu dahi adil bir şekilde uygulanabilir.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Komisyonun Engelliler adına hizmet veren Sivil Toplum Kuruluşları ile yapılan görüşmelerden sonra yaptığı uyarıda dikkat çekicidir. Deniyor ki </span><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">”Bazı standartların engellilerin taleplerini karşılayamadığı tespit edilmiştir. Mesela, örme engelli kişiler kabartma yollarda takılıp düşme tehlikesinin bulunduğu özellikle yağmurlu havada kaygan zeminin çok tehlikeli olduğu görme engelliler için sesli uyarıların ya da özellikle resmi kurumlardaki işlerinde destek personelinin önemli bir ihtiyaç olduğunu belirtmişlerdir. </strong><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Bu doğrultuda anılan kabartma yolların ihtiyaca ne kadar karşılık geldiği üzerine yeniden çalışılması ve çıkan sonuca göre bir değerlendirme yapılması faydalı olacaktır.”</strong><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;"> diye uyarıda bulunuyor.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Bu önemli çalışma raporuna göre özellikle hastanelerde uygulanan duvarlardaki kabartma yazıların da istenen işleve sahip olmadığı bilgisi edinilmiştir. Gerçekten de görme engellinin duvarları elleriyle yoklayarak yön bulabilmesi çok zahmetli bir şeydir.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">İşte rapordan fiziksel engellere yönelik bazı bölümleri aktardık. Tabi her engelli grubuna göre değişen engelleri bir sonraki yazımızda anlatmaya devam edeceğiz.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Şimdi soruyorum. Sayın Cumhurbaşkanım bu raporun anlatılan içeriğinden haberiniz var mı? Durumun ne kadar içler acısı olduğunu </span><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">TBMM Araştırma Komisyonu </strong><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">ortaya koymuş. Daha da kötü sonuçlar var ve bunları da yayınlayacağız.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Sayın Başbakanım bu raporlardan sizi haberdar edecek yürekli bürokratınız var mı? Ben yoktur diye düşünüp size buradan sesleniyorum bürokratlarınız sizin taşıdığınız heyecanı taşımıyor.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza seslensem de bir faydası yok. Çünkü Yaşlı ve Engelli Genel Müdürüne kimse yan bakamıyor.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Bilmem engellilerin bedduası da duaları kadar etkili olur mu?</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Hepinize hayırlı ramazanlar ve bayramlar diliyorum.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;" /><strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;">Selam ve dua</strong></div>
<div>
<strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;"><br /></strong></div>
<div>
<strong style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto; font-size: 18px;"><a href="https://www.ogunhaber.com/yazarlar/mustafa-ozturk/tbmm-nin-engelli-arastirma-raporunu-yayimliyoruz-2-9486m.html" target="_blank">KAYNAK</a></strong></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-44888963325665591322017-06-22T00:16:00.002-07:002017-06-22T00:16:41.994-07:00Stresi Kontrol Altına Almak Kendi Elimizde<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px;">Modern yaşamla birlikte gün içerisinde stresi kelimesini sıkça kullandığımız bir durum ortaya çıktığını belirten uzmanlar, daha keyifli yaşamak istiyorsak, stresi tamamen yok edemesek de onu kontrol altında tutabilmemiz gerektiğini söyledi. </span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px; line-height: 23.8px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px;">Günümüzde artan iş yükü, rekabet, modern yaşamın getirdikleriyle birlikte stresi çok daha derinden yaşandığını belirten uzmanlar, insanın kendini uygun görmeme, çalıştığı yerin kültür ve normlarına uyum sağlayamama, ya da işten diğer alanlara vakit ayıramama gibi faktörler iş yaşamındaki stresin temel sebepleri olduğunu söyledi. VM Medical Park </span><a class="keyword" href="https://www.haberler.com/bursa/" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: rgb(51, 51, 51) !important; cursor: pointer !important; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px; line-height: 23.8px; margin: 15px 0px 0px; text-decoration-line: none;" title="Bursa Haberleri">Bursa</a><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px;"> Hastanesi Uzm. Psikolog Gözde Nilüfer, "İş yaşamının dışında özel hayatta strese sebep olan birçok faktör sayılabilir. Stresi oluşturan durumlar herkes için farklı olsa da kayıplar, trafik, ekonomik zorluklar, sınavlar, rekabet, mükemmeliyetçilik, kendine vakit ayıramama, ilişki problemleri, boşanma, taşınma gibi durumlar stres sebepleri olarak sayılabilir. Stresin ilerleyen durumlarda ise baş ağrısı, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, mide rahatsızlıkları, obezite, cilt problemleri gibi ciddi durumlar ortaya çıkarabilmektedir. Diğer yandan dikkatin azalması, zihni bir konu üzerinde toplama güçlüğü, çeşitli konular arasında ilişki kurma güçlüğü, aşırı unutkanlık, takıntılı düşünceler görülebilir. Bunlar dışında kişiler, karar verme güçlükleri, değersizlik, yetersizlik, güvensizlik ve terk edilmişlik duyguları, davranış değişiklikleri, öfke problemleri yaşayabilir. Kişiler stresleriyle baş edebilmek için alkol ve sigaraya başvurabilir" dedi.</span><br style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px; line-height: 23.8px;" /><span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px;">İşe ve sosyal hayata daha aktif katılmalı, mücadele ve değişiklikten zevk alınması gerektiğini ifade eden Nilüfer, "Gelecekle ilgili umutsuzluk çekmemeli, olumlu bir bakış açısı geliştirmeliyiz. Hoşgörülü ve esnek olmalı, yakın çevreyle olumlu ilişkiler kurmaya çaba göstermeliyiz. Düşüncelerimizin bizi nasıl hissettirdiğine dikkat etmeliyiz. Olumsuz düşünceler, stresten daha çok etkilenmemize sebep olacaktır. Örneğin, aşırı genellemeler yapmamalı, başkalarının zihnini okumaktan kaçınmalıyız. Zamanı iyi yönetmeliyiz. Sosyal ve kültürel faaliyetlerin günlük yaşamın stresiyle baş etmedeki önemini unutmamalıyız. Bu aktiviteler bize gevşemeyi ve duygusal boşalımı sağlar. Kendi ilgi alanlarımıza göre hobiler edinmek de stresten uzaklaşmak, zamandan keyif almak için son derece önemlidir" şeklinde konuştu.</span><br />
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #333333; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 17px;"><a href="https://www.haberler.com/psikolog-gozde-nilufer-stresi-kontrol-altina-almak-9755333-haberi/" target="_blank">KAYNAK</a></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-35978643418940400912017-06-21T03:05:00.002-07:002017-06-21T03:05:38.854-07:00Tek Yönlü İletişim Mi Daha Etkilidir Yoksa Çift Yönlü İletişim Mi?<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
İletişimin özelliklerinden birisi tek yönlü veya çift yönlü olmasıdır. Tek yönlü iletişimlerde yalnızca savunulan tezden bahsedilir ve savunulurken, çift yönlü iletişimde ise karşıt teze de yer verilir ve bu tez çürütülür.</div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
İletişimin bu özelliğinden yola çıktığımızda propagandalarda iletişimin tek yönlü olarak seçilmesi mi yoksa çift yönlü iletişimin kullanılması mı daha verimli sonuçlara yol açar? Bir örnek vermek gerekirse X markasını satan bir satıcı müşteriye ürününü tanıtırken aynı sektördeki Y markasından ve hatta Y markasının iyi yönlerinden de bahsetmeli mi yoksa Y markasının adını bile anmamalı mı?</div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Bu konuda yapılan bazı araştırmalar incelendiğinde genellikle çift yönlü propagandanın daha etkin olduğu sonucuna varıldığını görüyoruz. Bunun sebebi de karşı tarafın tezine yer veren, onun iyi yanlarından da bahseden bir iletişimin, bir propagandadan çok yalnızca objektif bir iletişim gibi gözüküyor olması. Karşıt görüşün (tezin, markanın vb.) iyi yanlarından ve söylemlerinden de bahseden bir kişi dinleyiciye güven verecektir. Bunun tam tersi bir durum düşünüldüğünde ve dinleyicinin karşıt görüş hakkında bilgisi olduğu varsayıldığında bunlardan hiç bahsedilmemesi karşı tarafta bir güvensizlik uyandıracak, bu bilgileri sanki karşı taraftan kasten saklıyormuşuz hissi uyandıracaktır.</div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Dinleyici ile ilgili temel sayılabilecek iki değişken vardır. Bunlardan ilki dinleyicinin anlatıcıyla aynı fikirde olup olmaması ve konu hakkında ki bilgi düzeyidir. Yani bir bilgisayar satıcısını düşündüğümüzde X bilgisayarı satan birisi müşteriye ürünü anlatırken müşterinin X marka bilgisayarı ya da Y marka bilgisayarı daha çok beğenmesi ve bilgisayarlar hakkında ki genel bilgi düzeyi kurulacak iletişim için önemlidir. Bir diğer değişken ise dinleyicinin zeka ve eğitim düzeyidir. Bu noktada dinleyicinin eğitim ve zeka düzeyi arttıkça çift yönlü propagandanın ikna edici etkisinin arttığı görülmektedir. “Çünkü eğitim ve zeka düzeyi arttıkça problemin çeşitli yönlerini bilmek ya da tahmin etmek olasılığı da artacak, dolayısıyla da, o problemi sadece tek bir yönden ele alan bir etkileyici iletişim, güvenilir ve adil görülmeyerek reddedilecektir.” (Kağıtçıbaşı 213)</div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Zeka ve eğitim düzeyi düşük olan dinleyicilerde ise tek yönlü iletişimin daha etkili olduğu saptanmıştır. Öyle ki bu dinleyicilere bir problemin farklı yönlerini göstermek, fazla bilgi vermek zihinlerinin karışmasına ve karar vermelerinde zorluğa yol açabilir. Bu durumlarda tek yönlü propaganda daha etkili olacaktır. Bilginin geldiği nokta ya da kişi prestijli ise tek yönlü iletişim adil ve güvenilir olarak kabul görecektir.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://psikolojiagi.com/wp-content/uploads/2017/06/%C4%B0leit%C5%9Fim-758x522.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://psikolojiagi.com/wp-content/uploads/2017/06/%C4%B0leit%C5%9Fim-758x522.jpg" data-original-height="522" data-original-width="758" height="440" width="640" /></a></div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Yani tek yönlü ya da çift yönlü iletişimin hangisinin daha etkili olacağına propagandanın konusu (az ya da çok bilinir bir konu), kaynağın prestiji ve dinleyicinin yukarıda da bahsettiğimiz zeka, eğitim düzeyi ve mevcut fikri belirliyor.</div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Yazı içeriği oluşturulurken Çiğdem Kağıtçıbaşı tarafından yazılan ve ilk basımı 2008 yılında yapılan <strong style="background: transparent; border-style: solid; border-width: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><em style="background: transparent; border-style: solid; border-width: 0px; font-weight: normal; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Günümüzde İnsan ve İnsanlar</em></strong> kitabının 12. basımından faydalanılmıştır.</div>
<div style="background: rgb(255, 255, 255); border-style: solid; border-width: 0px; color: #666666; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 18px; margin-bottom: 1.5rem; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<a href="http://psikolojiagi.com/tek-yonlu-iletisim-mi-daha-etkilidir-yoksa-cift-yonlu-iletisim-mi/#.WUo-jlVJaUk" target="_blank">KAYNAK</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6258092489329134841.post-87615027695620974422017-06-21T02:58:00.002-07:002017-06-21T02:58:54.773-07:00Aile içi iletişimin püf noktası<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
“Güçlü aileler, iyi iletişimin tedaüfen gerçekleşmediğini, bunun için zaman ve çaba gerektiğini vurgular.”Nick Sitnnnett ve John Defrain söylemiş bu sözleri.</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
İletişimin sözcükler üzerinden yapıldığını düşünürsek, sözcüklerin en önemli olduğu yer belki de ailedir. Ailenin iletişim şekli, kullandığı dil, özen ile çocuğun dünyayı tanıma algılama ve baş etme becerileri şekilleniyor. İletişim sözcükler üzerinden gerçekleşse de, sözcükleri anlamlı kılan ise onları nasıl söylediğimizdir. Bir süre sonra fark edeceksiniz ki siz nasıl konuşuyorsanız, çocuklarınız da öyle konuşacaklar. Çünkü onlar bizi kopyalayarak öğreniyorlar. Bu hem bir öğrenme yolu hem de siz onların hayatındaki en önemli kişi olduğunuz için. Bu ne kadar büyük bir sorumluluk ve acaba ne kadar farkındayız?</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Sizin hayatınızda küfür varsa onlarınkinde de olacaktır. Ayıp, yasak, “büyükler söyler ama küçükler söylemez” gibi mantıksız açıklamalar işe yaramayacaktır. Siz “aptal”, “salak”,”manyak” ,”cehennemin dibine git” gibi kelimeler kullanıyorsanız bilin ki o da arkanızdan gelecektir. Sakın sonra kimseye aptal deme, manyak demek çok ayıptır demeyin.</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<br /></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Siz hangi tür düşüncelerin ürünü olan kelimelerle konuşuyorsanız, o da o tür düşünmeyi öğrenecektir. “Bütün aksilikler beni bulur”, “ Mutlaka bir aksilik çıkar”, “şimdi alamam,yapamam,olmaz..”,”öffff hava ne kadar kötü,bir türlü ısınmadı”,”bu park da hep dolu,hiç doğru dürüst oyuncak yok..”</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Dikkat ettiniz mi bu cümlelerin sahibi bir ebeveyn çocuğunun zihnini olumsuz düşüncelerle dolduruyor ve onun düşünme biçiminin negatife odaklı olması için elinden geleni yapıyor. Büyüdüğünde ise” sen ne biçim çocuksun her şeyin kötü tarafını görüyorsun sıkıldım “diyeceksiniz.</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Şikayet , eleştiri ve suçlama kurban zihniyetinin ürünü söylemlerdir ve bulaşıcı etki yaparlar. Aslında tüm duygular bulaşıcı etkiye sahiptir. Çocuklarımızın sağlıklı, mutlu bireyler olması bizim konuşma içeriğimizle çok ilgilidir.</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Aslında bu sizin de daha mutlu ve huzurlu olmanıza da hizmet eder.”</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
“İnsanlar bir şeyler yüzünden değil, şeylerle ilgili düşünceleri yüzünden acı çeker” der Epiktetos yanibizi üzen olaylar değil onlara yüklediğimiz anlamdır.</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Başımıza gelen bir olay ya da durum için iki seçeneğimiz vardır, üzülmek, bağırıp çağırmak, kızmak, suçlamak, kavga etmek vb. ya da bundan ne öğrendim, neyi farklı yapmak bir daha bunun oluşmasını engeller vb sorumluluk alan cümleler kurmaktır. Sürekli suçlayan, şikayet eden, eleştiren ve bağırıp, çağıran bir anne ya da babaya hatta ikisine birden sahip bir çocuk için daha kötü ne olabilir?</div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
Son olarak;<em>Çocuklar yaşadıklarını öğrenirler;eleştiriyle yaşarlarsa, suçlamayı,utançla yaşarlarsa, kendilerini suçlamayı öğrenirler.</em></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<em>Çocuklar teşvik edilerek yaşarlarsa,kendilerine güvenmeyi,övgü alarak yaşarlarsa,takdir etmeyi öğrenirler. Dorothy Law Nolte</em></div>
<div style="color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 20px; margin-bottom: 20px; padding: 0px;">
<a href="http://www.milliyet.com.tr/aile-ici-iletisimin-puf-noktasi-pembenar-yazardetay-aile-2471717/" target="_blank">KAYNAK</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0