11 Nisan 2019 Perşembe

İslam ve psikoloji meselesinde 8 yaklaşım

Zihnimin bir tarafı İslam ve ruh sağlığı alanı için çalışıyor. Bu alan için hem benim hem de bu alanda çalışacak kişiler için bir yol haritası oluşturmaya çalışıyorum. Şimdi size zihnimde toparladığım bu sekiz yaklaşımı anlatayım. 
1- Modern psikoloji önemli ama eksik: Modern psikolojinin 150 yıllık birikimi azımsanmayacak düzeyde. Bu alanda teorik çalışan on binlerce, pratik çalışan yüz binlerce insan gücü var. Mesleki örgütlenmeleri, dergileri, büyük bir kütüphanenin raflarını tek başına dolduracak kadar kitap çıktıları var. Bunlar belirli bir güce ulaşıldığının göstergeleri. Öbür taraftan modern psikolojinin sorunları var. İddia ettiği kadar bütüncül bir paradigmaya ulaşamadı, herkesi ikna edecek bir güce ulaşamadığı için fizik bilimlerine göre çok daha fazla parçalı hatta zaman zaman kaotik bir içeriği var. 
2- İlm-i nefs geleneği önemli ama bugüne yetmez: İlm-i nefs geleneğinin ürettiği bilgiyi önemsemeliyiz ama içeriği bugün için yetmez. İlm-i nefsin modern psikolojiye göre iki güçlü tarafı var. Birincisi Allah’la kurulan yaratılış bağı ile bütüncül bir insan ve evren anlayışına sahip olması. İkincisi ise insan hayatını anlamlı hale getirmesi. Ama iki zayıf yönü var. Birinci zayıflığı ilm-i nefs bilgi alanının tarihsel olup güncel olmaması. İkincisi ise teorik pratik dengesinde aşırı teorik olması. En azından bu alanda üretilenler bugünün dünyasındaki ihtiyaç ve sorun alanlarına cevap verir pratiklikte değil.
3- Metoda dayalı bilgi üretimi esastır: Bilgi üretiminin usul/metoda dayalı olması esastır. Modern psikolojinin en güçlü taraflarından biri bilimsel bir araştırma metodolojisi kurabilmiş olmasıdır. İçinde gözlem, deney, matematiğin kullanıldığı istatistik içeren bir metodoloji güçlüdür. İslam dünyasındaki ilim geleneğinin de metoda dayalı olduğunu hatırlamakta fayda var. 
4- Eleştirisellik yetmez inşa önemli: Eleştirmek fonksiyonel bir durum ama arkasından inşa gelmediğinde laftan öteye geçmiyor. Sadece modern psikolojiyi eleştiren ama neyin nasıl olması gerektiği ile ilgili bir şeyler söylemeyen yaklaşımların gideceği bir yer yok. Sadece eleştirisel bir söylem kurmak psikolojik tatminden ibaret kalabilir. 
5- Tarihçiliğe karşı güncellik: İlm-i nefs bilgi alanı büyük oranda tarihsel yani güncel değil. Bu ilim geleneği birkaç yüzyıldır kesintiye uğramış durumda. Dolayısıyla da günümüzde temsiliyeti oldukça zayıf.  İlm-i nefs psikoloji alanında bir şeyler söyleyen insanlar silsilesi ve birikimi ise, bugün bu geleneğe bağlı kişiler ne söyleyebilir? Farabi, Razi, İbn-i Sina, Gazali ile Eflatun ve Aristo birbirleriyle etkileşmişse, bugünün filozof ve ilim/bilim insanları ile etkileşerek ilm-i nefsi kurmak gerekiyor. Bugün nörobilimi, kuantum fiziği ile nöron etkileşimlerinin açıklanmasını, yapay zekâ tartışmalarını, zihin felsefesi birikimini muhatap alarak bir ilm-i nefs inşası gerekiyor. 
6- Uygulamalı ve pratik olanın teorik olandan bir adım önde olması: Modern psikolojiyi güçlü kılan taraflardan biri sadece teorik alanda kalmayıp endüstriden gündelik hayatın işleyişine kadar farklı alanlarda pratiği etkileyecek bir içeriğe sahip olmasıdır. Üretilecek bilgi pratik dünyanın içinden çıkan doğal sorulara yönelik olursa etkinlik artabilir. 
7- Esas olan bilgi ve ürün üretimi: Bizi ancak üretim kurtarır. Psikoloji alanında on binlerce insanımızın sürekli ürün çıkaran bir üretim sürecinde olması ortaya bir şey çıkarmayı mümkün kılar. Projelenmemiş, ürüne dönmemiş, çıktıya dönmemiş soyut anlık muhabbete benzeyen çabalar bizi bir yere götürmez.  
8- Psikoloji ve ilm-i nefsin birikimi insan niteliğimizi arttırmada kullanılabilir: Modern psikoloji ve ilm-i nefs geleneğinden oluşturulacak eğitim içeriğinin atölye çalışmaları şeklinde eğitime dönüştürülmesi insanımızın niteliğini arttırabilir. 

Bipolar bozukluk en çok ergenlikte başlıyor

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sermin Kesebir, iki uçlu duygu durum bozukluğu olarak da anılan bipolar bozukluğun duygu durum alanına ait bir bozukluk olduğunu belirterek duyguların düzenlenemediğini, duyguların şiddetini ve hızını kontrol edememek olarak tanımlanabileceğini söyledi.
MANİK DÖNEMDE COŞKU, DEPRESİF DÖNEMDE ÜZÜNTÜ VAR
Hastalığın manik döneminde coşku ya da sinirlilik, hareketlilikte ve düşüncelerde hızlanma, amaca yönelik aktivitede artış, uyku ihtiyacında azalma gibi belirtilerin görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Depresyon dönemi ise bunun tam tersi diğer ucudur. Çökkün duygu durumu, üzüntü, karamsarlık, daha önce keyifle yapılan şeylerden artık zevk almama, isteksizlik, uyku ve iştahta değişiklik, cinsel istekte değişiklik, dikkat ve bilişsel alanda değişiklikler olarak sıralanabilir. Karma dönemde ise mani ucuna ve depresif uca ait belirtiler bir arada görülür” dedi.
20’Lİ YAŞLARDA TANILANABİLİYOR
Bipolar bozukluğun sıklıkla ergenlikte başladığını ifade eden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bipolar bozukluk eğer depresif dönemle başlıyorsa maniyi görene kadar onun bipolar bozukluk olduğunu bilmiyorsunuz. Dolayısıyla hastalığın tanınması 20’li yaşlara kadar kayabiliyor. Ülkemiz genelinde yapılan çalışmalarda başlangıç yaşı genel olarak 25-26 yaş civarında” dedi.
BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM ÖNEMLİ
Bipolar bozukluğun biyolojik, psikolojik ve sosyal anlamda bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Biyolojik çünkü beyin ve beden hücresel düzeyde bir kimyasal, iki elektrofizyolojik ve uzun vadede yapısal olarak ekleniyor. Psikolojik duygu durumu düzenlemede bir güçlük var, dürtü kontrolünde bir bozukluk var. Sosyal; çünkü kişiler arası ilişkiler etkileniyor, işlevselliğiniz bozuluyor. Dolayısıyla bu bütünü gözetmeden bir tedaviden söz etmek çok da mümkün değil” dedi.
Bipolar bozukluk tanılı bir bireyin hayatında iki dönem olduğunu belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bir hastalık dönemleri var, bir de iyilik dönemleri var. Dolayısıyla tedaviyi de hastalık dönemlerinin tedavisi ve koruyucu tedavi olarak iki ayıralım. Hastalık dönemlerinin tedavisinde bir idame sürdürüm tedavisinden bahsetmek gerekir. Bu da belirtileri ortadan kaldırdıktan sonra bir uyum süreci, kararlı hale gelme sürecidir” dedi.
STRES KRİZLERİ ETKİLEYEBİLİYOR
Stresörlerin bipolar bozukluğun epizotlarını başlatmakta önemli bir faktör olduğunu belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Epizotların sayısı arttıkça hastalığın daha ilerleyen yıllarında bu stresörün epizot ortaya çıkarıcı etkisi azalıyor” dedi.
İLK DÖNEMDE YARATICILIĞI ETKİLEYEBİLİYOR
Bipolar bozukluğun bazı kişilerin yaratıcılık özelliğini ilk dönemde etkileyebileceğini belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bir duygu durumunun şiddeti, mani ya da depresyon olsun eğer o duygunun şiddeti fazlaysa, ortaya çıkışı hızlıysa birtakım yaratıcı süreçleri uyaracağını düşünebiliriz. Sanatçı hastalığı denmesinin nedeni bu anlamda duyguların çok yoğun ve şiddetli yaşanması ve çok ani değişimlerle yaşanmasıdır. Bipolar bozuklukta yaratıcılık efektif mi, ürüne yansıyor mu? Hastalığın ilk dönemlerinde evet diyebiliriz, pek çok yazar ressam eserlerini özellikle bipolar bozukluğun depresif dönemlerinde üretmişler ama hastalık ilerledikçe bu yaratıcılıktaki efektfite azalıyor. Artık bu yaratıcılık üretken bir yaratıcılık olmaktan çıkıyor ama başarılı tedavi edilen olgularda bu durum sürebiliyor” dedi.
MEVSİMSEL DEĞİŞİKLİKLER GİDİŞ BELİRLEYİCİ OLABİLİR
Mevsimsel değişikliklerin bipolar bozuklukta önemli bir gidiş belirleyici olabildiğini belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bir grup hastalar mevsimsel özellik gösterir. Bu grup bipolar hastalarının içerisinde %10 ile 30 oranında bildiriliyor. Ama bipolar bozukluğun tamamında mevsimsel gidişi görmüyoruz” dedi.
FARMAKOTERAPİ VE PSİKOTERAPİ YÖNTEMLERİ UYGULANIYOR
Bipolar bozukluğu tedavisinde çeşitli yöntemlerin başarıyla uygulandığını belirten Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Farmakoterapi ve psikoterapi uygulamaları tedavilerin vazgeçilmezidir. Psikoterapi seçenekleri arasında bilişsel davranışçı terapi, kişiler arası ilişki terapisi, sosyal ritim terapileri bipolar bozuklukta kullanılan en gereli terapiler arasında yer almaktadır. Son yıllarda kullanımı giderek yaygınlaşan Transkraniyal Manyetik Uyarım tedavisinden bahsedilebilir. Bipolar depresyonda da etkili olduğuna dair yayınlar her gün artmaktadır. EKT de hem manik dönemin hem bipolar depresyon tedavisinin en güçlü ve en hızlı etki başlangıcına sahip tedavi seçeneği sunmaktadır” dedi.