Alzheimer hastalığı unutkanlık ile kendisini gösteren, ilerleyen ve zamanla iletişim kurma, karar verme gibi diğer bilişsel yeteneklerin de bozulmasına sebep olan bir beyin hastalığıdır. Alzheimer tamamen iyileştirilemese de yavaşlatılabilir. Her unutkanlık elbette Alzheimer demek değildir ancak yaş ilerledikçe ortaya çıkan unutkanlığın irdelenmesi gerekir. Eğer unutkanlığın sebebi Alzheimer ise erken fark edilmesi, hekimlerin müdahaleleri ile yavaşlatılmasına yarar sağlayacaktır.
Hastanız ile iletişim kurarken…
İletişime kendinizi tanıtarak başlayın ve sizi hatırlamasına yardımcı olun. Hastalarınızın yanlış konuşmalarını sürekli düzeltmeden, söylediklerinizi anlaması için ona zaman tanıyarak ve anlamasını kolaylaştırmak için kısa cümleler kurarak iletişim kalitesini arttırabilirsiniz. Bellek kaybından dolayı yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatabilirler, böyle durumlarda hastanızla tartışmamaya çalışın. Onun düşüncelerini değiştirmeye çalışmak onları da sizi de huzursuz edebilir. Ona inanmış gibi rol yapmak onları daha mutlu edecektir. Zaman kavramını anlamayabilirler, bu nedenle direkt saati söylemek yerine ‘yemekten sonra’ gibi kolay anlayacağı ifadeler kullanabilirsiniz. Konuşurken açıklamanızı destekleyecek somut bir kanıt göstermek hastanın içini rahatlatmada etkili olacaktır. Israrlı olduğu durumlarda dikkatini başka yöne çekmeye çalışabilirsiniz. Hastanız orada yokmuş gibi, onun hakkında konuşmamaya dikkat edin. Birlikte güzel anılarla ilgili sohbet edebilirsiniz. Dinlerken onu anladığınızı, ilgilendiğinizi hissettirmeli ve fiziksel temas yoluyla destek vermelisiniz.
Ne yapacağım?
Hastalığın ilerlemesi ile birlikte sinirlilik, saldırganlık, şüphecilik, sürekli dolaşma, eşya saklama, dolapları karıştırma, uyku düzensizliği gibi davranış problemleri ortaya çıkabilir. Öncelikle bunların hastanızın değil hastalığın özellikleri olduğunun, bu davranışları bilerek yapmadığının farkında olmalısınız. Hastalar endişeli olduklarında, sıkıldıklarında, ihtiyaçlarını dile getiremediklerinde davranış problemlerinde artış görülebilir. Hastanızı gözlemleyerek artışa sebep olacak durumlardan kaçınabilirsiniz. Örneğin televizyon açıkken daha sinirli oluyorsa kapalı tutmaya gayret edebilirsiniz. Ev içerisinde güvenilir ve rahat bir ortam oluşturarak hastanın mümkün olduğu kadar bağımsız olmasına izin vermelisiniz. Eski alışkanlıklarının dışına çıkmamaya çalışın. Düzenli ve alışılmış hayat şekli hastanın endişesini azaltacaktır. Kendisini eve yabancı hissetmemesi ve unutma problemi için eşyalara hatırlatıcı küçük notlar yapıştırmak önerilen bir yöntemdir. Yeteneğine uygun görevler vererek bir şeylerle meşgul olmasını sağlayabilirsiniz. Hala yapabiliyorsa sabahları kendi kendine giyinmesini isteyebilirsiniz. Gün içinde sevdiği ve iyi vakit geçireceği aktiviteleri yapmasını destekleyebilirsiniz. Uyku düzensizliği için hastanın gün içinde uyumasını engellemek, egzersiz yaptırmak, her akşam aynı saatte yatmasını sağlamak, rahat uyuyabileceği bir ortam oluşturmak gibi bazı yöntemler deneyebilirsiniz. Hayal görme (halüsinasyon, delüzyon) gibi durumlarda gördüğü ya da duyduğu şeyler konusunda hastayla tartışılmamalı, kişinin ilgisi başka bir konuya çekilmeye çalışılmalıdır. Hastanızda gözlemlediğiniz davranış değişikliklerini doktorunuz ile paylaşmayı ihmal etmeyin.
KENDİNİZİ İHMAL ETMEYİN!
Böyle bir durumla karşı karşıya kalındığında hasta kadar hasta yakını için de alışılmamış bir süreç başlamış oluyor. Bu durum sadece Alzheimer hastalığı değil sürekli bakım gerektiren tüm hastalıklarda söz konusudur ve birçok hasta yakını tarafından göz ardı edilmektedir. Her şeyden önce, bakıma ihtiyaç duyan birinin tüm sorumluluklarını üstlendiğinizi düşünmek bile stres kaynağıdır. Hasta bakımı verenlerin, bir hastaya bakım vermeyenlere göre daha fazla doktora başvurduğu belirlenmiştir. Alzheimer hastasına bakanlar arasında kronik yorgunluk, kaygı ve depresyon, uyku sorunları, sosyal izolasyon, kilo alıp verme ve strese bağlı bazı fiziksel hastalıklar görülebilir. Sevdiğiniz kişilere yardım ederken kendinizi ihmal etmeyin. Size ihtiyacı olan yakınınızın yanında olarak büyük bir fedakarlık yaptığınızın farkında olmalısınız. Hayatınızdaki değişikliklerden dolayı hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Yakınınıza yeterince destek olamadığınızı düşündüğünüz, yalnız hissettiğiniz, büyük bir yük altında olduğunuzu düşündüğünüz, kaygılandığınız ve bunaldığınız zamanlar olacaktır. Elinizden geleni yaptığınızı bildiğiniz halde bazen yetersiz olduğunuz fikrine kapılabilirsiniz. Böyle bir durumda suçluluk duygusunun zihninize girmesine izin vermeyin.
Yalnız değilsiniz…
Bütün sorumluluğu her an tek başınıza siz üstlenmek zorunda değilsiniz. Ailenin diğer üyelerini de bakıma dahil etmeye çalışıp, ev işleri için yardım istemekten çekinmeyin. Yakınlarınız yardım teklif edildiğinde kabul etmeniz ve size nasıl yardım edebileceklerini açıkça söylemeniz her iki tarafın işini kolaylaştıracaktır. Bakım verdiğiniz kişinin hastalığıyla ilgili derneklere ve gruplara üye olarak ortak noktalar bulacağınız insanlarla tanışabilir, birbirinize destek olabilir, onların bu konudaki deneyimlerini öğrenebilirsiniz. Devlet kurumlarının sunduğu hizmetleri ve özel sektör hizmetlerini araştırarak bu kurumlardan yardım alabilirsiniz.
Kendinizi önemseyin!
Hayatınız hastanızdan ibaret olmamalı. Gün içinde bakım verme rolünden uzaklaşarak kendiniz için zaman ayırmaya gayret edin. Hoşlandığınız aktivitelerle birkaç saat kendinizi ödüllendirmelisiniz. Örneğin düzenli yürüyüş yapmak zihninizi boşaltmanıza yardımcı olabilir. Sosyalliğinize önem verin, arkadaşlarınızla buluşmak gibi diğer insanlar ile temas sağlayacak bir şeyler yapmak için dışarı çıkmaya çalışın. Güçlü insanher zaman dimdik durabilen, asla yorulmayan insan demek değildir. Kendinize zaman ayırın, kendi ihtiyaç ve duygularınızı yok saymayın. Duygularınızı dile getirin ve başa çıkamadığınızı hissettiğiniz durumlarda psikolojik destek alabileceğinizi unutmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder