23 Şubat 2014 Pazar

Motivasyon

Başarılı ve iyi performansın, patron tarafından övülmesi çalışanları inanılmaz motive ediyor ve kendilerini ekibin bir parçası gibi hissetmelerini sağlıyor. Türkiye’deki patronlar üst düzey yöneticisini ne zaman ve nasıl motive ediyor, övüyor? Üst düzey yöneticilerle çalışanları motive etme konusunda patronların performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mevcut durumla başlayalım. Türkiye’de insanların kendilerinden konum olarak daha aşağıda gördükleri kişileri övmesi pek söz konusu değil.  Bu durum, bir babanın çocuğuyla veya bir patronun çalışanıyla olan ilişkisinde sıkça göze çarpıyor. Temel sebep/bahane ise çok acıklı: Pozisyon olarak aşağıda konumlandırılan kimse (çalışan/çocuk), kendini yukarıda konumlayan (patron/baba) tarafından övülürse şımarır ve kendini yukarıda yani patron veya baba ile aynı konumda zanneder. Hatta daha da üstte zanneder! İşte kültürümüzün en büyük yanılgısı, yetiştiriliş tarzımıza da böyle deforme bir bakış açısıyla yansımıştır: “Övme şımarır, illa ki öveceksen yüzüne karşı değil, arkasından öv.”
Bu duruma karşın, göz ardı edilemeyecek iki gerçek var: Bir, insanlar övülerek şımarmaz. Şımarık olan zaten şımarıktır ve şımarıklık, her şeyi elde edebileceğini düşünmektir. Övülen bir insan “Her şeyi yapabilirim” değil, “Bu işi iyi yaptım, ben bu işte iyiyim” diye düşünür. İki, birinin bir davranışını övdüğünüzde, hele de siz onun için önemli bir insansanız o davranışı tekrar etme olasılığı artar. Eğer performansını överseniz performansı artar. Bu kadar basit bir formül…
Patronlara da çok bir şey diyemiyoruz, çünkü onlar da böyle yetiştirildiler. Burada biraz kuşaklardan bahsedeceğim. Özellikle X kuşağı (1965-1985 arası) ve öncesi doğumlular övgünün zararlı bir şey olduğuna inanarak büyüdü. Y kuşağı (1985-2000 arası) ise yetişirken fazlaca övüldü, hatta zaman zaman bu övgülerde aşırıya kaçıldı. Y kuşağı her şey için övülmüş bir kuşak. Başarısız olsa dahi çabası için övülen bu kuşak temsilcileri, çaba göstermedikleri zaman da eleştirilmediler. Her iki yetişme tarzında da bir konu atlandı: Başarının ve performansın övülmesi gerekliliği.
X ve önceki kuşaklarda başarı ve performans “zaten olması gereken” olarak nitelendirildi ve insanlar şımarır diye övülmediler. Y (1985-2000 arası) ve Z (2000 ve sonrası) kuşaklarında ise başarı olmasa dahi övgü vardı. Ancak övgünün ve takdirin performansı artırabilmesi için, başarıların ve başarıya götüren davranışların övülmesi gerekiyor. Yani orta noktayı bulmamız gerekiyor;  ne övgüden korkmalı ne de içi boş övgüler yapmalı.
Patron veya CEO çalışanları, üst yönetim takımını motive ederken kademeler arası ayrım yapıyor mu? yapmalılar mı?
Ayrım yapmak, kardeşler arasında ayrım yapan ebeveynler gibi davranmak olur. Ebeveynler farkında olmadan kardeşler arasında sürtüşmelere yol açarken patronlar da iç dengeyi ve kurumdaki takım ruhunu zedeleyebilirler. Bu nedenle takdir ederken takımların önemine göre ayrım yapmaktan ziyade, performansı kim gösteriyorsa onu takdir etmek en adil çözüm olacaktır. Yani, ayrımcılık olmasın diye herkesi övmek de doğru olmaz.
Patronlar üst düzey çalışanlarını motive etme konusunda nelere dikkat etmeli, para dışında onları fark ettiğini nasıl göstermeli? Bu konuda yapılan en büyük hatalar neler?
Çalışana başarıları, kuruma kattıkları ve özverisi için teşekkür etmek iyi bir başlangıçtır. Takdirin içerisinde çalışanın kuruma kattığı değerler kadar patronun gözündeki değeri de yer almalıdır. Patronun çalışanına olan sevgi ve saygısını göstermesi kadar motive edici bir şey yoktur. Sadece kuru bir “Aferin” yeterli değildir. Takdir çalışana özel olmalıdır. Herkesin motive olma şekli ve motivasyon kaynağı farklıdır. Patronlar ya da yöneticiler çalışanlarını iyi tanımalı ve herkese uygun motive etme yöntemini bulmalıdır. Nasıl ki bir kadına şiir yazarken onun saçları, onun gözleri vb. övülür, çalışan takdir edilirken de ona özel davranışlar, onun kişilik özellikleri, azmi ve başarıları övülmelidir.
“Seni çok takdir ediyorum” bir süre sonra yetmeyecektir. Patronu tarafından “Azmine ve kararlılığına hayranım, seni başkalarına örnek gösteriyorum” sözleriyle takdir edilen,  gerçekten azimli bir çalışanın performansı bu övgüyle ikiye katlanabilir.
Takdiri sadece prim , maaş veya maddi hediyelerle göstermek ne yazık ki anlamlı birkaç sözün yerini tutamaz. Yapılan tüm araştırmalar maaşın çalışan memnuniyetinde hijyen faktörü olduğunu ama çalışanı bağlamak ve motive etmek için yeterli olmadığını göstermektedir.
Dünyadan ve Türkiye’den patronların uyguladığı başarılı motivasyon yöntemleriyle ilgili birkaç iyi örneği paylaşır mısınız?
Türkiye’de ve dünyada en çok işe yarayan yöntemler; patronun iş yerinde gözükmesi, departmanlarda dolaşması, çalışanlarla bir arada olması ve onlarla iletişim kurmasıdır. Yerinde ve zamanında doğru geri bildirimler vermesidir. Birçok kurumda, çalışanlar patronlarını ne çalışma ortamında ne de yemek yerken görüyorlar. Kurum ne kadar büyükse, patron o ölçüde çalışanlardan uzak kalıyor. Bunu değiştirmek de patronun elinde… Patron fildişi kulesinden çıkmalı ve halkın arasına karışmalı, iş yaparken onları görmeli ve o anda takdir etmelidir.

DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü
Uzm. End. ve Kurumsal Psikolog
Burcu Çanacık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder