23 Şubat 2014 Pazar

Psikoloğun Depresyonu

Psikoloğun Depresyonu
ODTÜ mezunu bir psikolog ne kadara çalışmalı? İnternet üzerindeki bir anket sitesinde bu soruyu sorduğumda hiçbirini tanımadığım küçük bir gruptan cevap almayı başarabildim. Bu grubun verdiği cevaplar şu şekilde: Anketi cevaplayanların % 66'sı 4000 TL'nin uygun bir ücret olacağını düşünüyor. Geri kalanları yarısı 3000 TL (% 17) diğer yarısı ise 1000 TL (%17) kazanması gerektiğini düşünüyor. Bilimsellikten oldukça uzak, birçok başka değişkene göre sonuçları değişebilecek bu anket beni (ve bu yazıyı okuyan muhtemelen birçok psikoloğu) mesleğim üzerine düşünmeye itti. Aslına bakılırsa mesleği hakkında bu ülkede en çok düşünen grup biz psikologlarız. Her gün karşılaştığımız birçok olay bizi mesleki etiğimiz ve sınırlarımız, meslek tanımımız hakkında düşünmeye; dahası sık sık umutsuzluğa itmekte.
Üniversitelerin Edebiyat ya da Fen-Edebiyat fakültelerine bağlı psikoloji bölümleri oldukça yüksek puanlar ile öğrenci alımı yapmakta ve bu öğrencilerine psikolojinin anabilim dalları hakkında temel derslere ek olarak öğrencinin ilgisine yönelik seçmeli dersler sunmaktadır. 4 yıllık eğitimi sonucunda mezun olan psikolog, eğitimi süresince birçok kez etik ilkeler konusunda bilgilendirilmekte ve neler "yapmaması" gerektiğini detaylı bir şekilde öğrenmektedir. Diğer bir taraftan Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği ( http://www.psikolog.org.tr/turkey-code-tr.pdf ) incelendiğinde psikoloğun yetkinlikleri ile ilgili ilkeler açıklık ile ifade edilmemiş ve psikoloğun kendi değerlendirmesine bırakılmıştır. Yetkinlik ve yeterlilik başlığı şu şekilde ortaya konmuştur:
"Psikolog, uluslararası standartlar düzeyinde ve T.C. Psikologlar Meslek Yasasının (yasalaştığında) ve Türk Psikologlar Derneği’nin gerekli gördüğü koşullara uygun yasal eğitimi alıp yetkinliğini elde etmek ve en yüksek düzeyde tutmaya devam etmek sorumluluğunu alır. Kendi kişisel ve profesyonel özellikleri ve becerileri ile geliştirmesi gereken yönlerinin bilincine varmaya çalışır ve kendini geliştirmek için uygun adımları atar. Psikolog, bu farkındalık doğrultusunda belli bir görev üstlenirken gerçekçi bir şekilde kendi yetkinliğini değerlendirmekle yükümlüdür..."
Bu etik yönetmelik çerçevesinde, etik değerlere sahip lisans mezunu bir psikolog, psikoterapi ya da daha bilinen ismiyle konuşarak tedavi uygulayabilecek eğitimi almadığını bilir. Danışanlarına ilaç önermez ve kendini yetersiz hissettiği durumlarda danışanlarına alanında yeterli bir meslektaşını bulmak ile yükümlü olduğunun farkındadır. Yetersizlikleri belirlemek oldukça kolay iken yeterlilikleri ile ilgili kısım oldukça muallakta bırakılmıştır ve psikoloğun kendini değerlendirmesinin sonucuna göre şekillenir. Örneğin geçmişinde travma yaşamış biri ile çalışıp çalışmama durumunda psikolog bu konuda yeterliliğini nasıl değerlendirmelidir? Lisans mezunu ve bu alanda üniversite dışı eğitim almamış ben, bu durumdaki bir danışan ile karşılaştığımda kendimi yeterli hissetmemekte ve etik yönetmeliğin gerekliliklerini bu çerçevede yerine getirmekteyim. Diğer taraftan ulusal bir televizyonda "geçmiş travmalarından 1 seansta arınma" iddiası ile ortaya çıkan terapistler ile karşılaşmaktayız. Kendini "psikolog", "psikolojik danışman", "yaşam koçu", "bilinçaltı uzmanı" gibi sıfatlarla tanımlayan birçok kişi aynı etik yönetmeliği kendi subjektif perspektiflerinden değerlendirip bu becerilere sahip olduklarını düşünmektedirler. Bu çerçevede hizmet verip oldukça yüksek meblağlar kazanmaktadırlar.
Her insan için hayatta kalmak en önemli önceliktir. Bu öncelik için para oldukça önemli bir araçtır. Ancak etik yönetmeliğe uygun davranıldığında ülkemizde bir psikoloğun geçimini sağlaması neredeyse imkansız gözükmektedir. Lisans mezunu psikologların kazandığı paralar batı illerinde 6 gün çalışma için ortalama 1.500 lira civarında olmakta, dahası işverenler psikologdan etik ilkeleri hiçe sayıp mesleğini gerçekleştirmesini istemektedir. Bu durumla karşılaşan psikologlar ise kendini şanslı saymalılar, çünkü birçok kurumda psikolog sadece diploması için işe alınan, pratikte sekreterlik benzeri işler yapan meslek elemanları olarak gözlenmektedir. 6 gün için 1.500 lira kazanan psikoloğun akademik (yüksek lisans vs doktora) ya da akademik olmayan (özel kurumlarda ücret karşılığı verilen sertifikalar) eğitimler alması hem maddi hem de zaman açısından imkansızdır. Bu eğitimleri alamayan bu nedenle birçok danışan için yetersiz olduğu yargısına varan psikolog, bir taraftan kendini geliştirememenin, mesleğinin gerekliliklerini yerine getirememenin üzüntüsünü duyarken; bir taraftan da işverenleri tarafından "müşteri çevirdiği" için suçlanmaktadır. Buna ek olarak mesleki etik anlayışı kendininkinden oldukça farklı olan bireylerin zengin olmasını izler, cebinde ay sonunu getirmesi imkansız bir para ve kredi kartı borçlarıyla.
İşte psikoloğun depresyonu böyle başlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder